Şu an üzerinde çalıştığın projelerin bazıları neler?
Twilight tam zamanlı bir iş olmasa da şu an hayatımın büyük kısmını kaplıyor. Röportajlar, basın toplantıları vs. ki ben işin bu kısmından gerçekten zevk alıyorum. New Moon için bazı işler yapmıştım; şimdi de Eclipse için basın toplantıları falan başlayacak. Şu an Los Angeles’tayım ve bazı roller için hala görüşmelerim devam ediyor ve çok çalışıyorum. Birkaç tane iş önerildi ve ben aralarından seçim yapmaya çalışıyorum.
Twilight yapımının içerisinde nasıl oldu da rol aldın?
O sırada Vancouver’da hem okuyor hem de çalışıyordum. Seçmelere katıldım ve sanırım gayet iyi bir iş çıkarttım. Tam olarak kitapta anlatılan karaktere fiziksel olarak benzediğimi zannetmiyorum ama sanırım sergilediğim davranış tam da Demetri’nin karakterine uygundu. Chris Weitz’in önüne geçtiğimde elimden gelen en iyi şekilde Demetri’yi canlandırdım ve rolü aldım. Beni defalarca teste ve elemeye tabi tuttular ve sonunda rolü aldım. Esasında başlangıçta kimse tarafından bilinmeyen birisiydim ve her şeye atlamaya hazırdım.
Demetri karakteri için nerelerden esinlendin?
Karakterin tam olarak nereden çıktığı çok da önemli değil; önemli olan onu bir nedenle ortaya çıkarttım; Demetri olabilmek için. Ama tabi Demetri karakterinin bir şekilde benimle çok fazla benzerliği var. Bir şekilde insanlarla arasına mesafe koyan ve kendisi tarafından sürekli hırpalanan biri. Ben Demetri’nin tam olarak Volturi’lerden birisi olduğunu düşünmüyorum. O daha çok sürekli bir aksiyon peşinde koşan, maceraperest birisi. Bu karakterei oynayabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Rol ile ilgili seni zorlayan bir şeyler var mı?
Sanırım en çok zorlayan şey Daniel Cudmore’un bir vampiri dövmesine ayak uydurmak. Bir hafta boyunca setteydim ve onlar tüm o sahnelerin çekimlerini tamamlarken benim Alice ile filme girmeyen komik bir dans yapmak haricinde çok da bir şey yaptığım söylenemez. Sportmen biri olduğum için Daniel’in yaptıklarını izlemek sanırım işin en zor kısmıydı. Ama ne yazık ki ben biraz daha iyi polis kıvamındayım. Partneri adam döverken o arkada durup onları izlemekle yetinen ve bundan keyif alan birisiyim. Ama rol açısından bakarsak en zorlayıcı kısmı engelleme kısmıydı. Hareket halindesin, yürüyorsun ve senin cümlelerinin başkalarının cümleleri ile çakışması gerekiyor ve karakteri bozmadan devam etmen gerekiyor. Sanırım esas sıkıntı buradaydı; mümkün olduğunca gerçekçi göstermek.
Eclipse’de daha mı fazla görünüyorsun?
Eclipse’de karakterimin kapasitesini tam olarak gösterebilme imkanım olduğunu düşünüyorum. Onun gerçekten çok farklı bir özelliği var; o muhteşem bir iz sürücü. Eclipse’de tüm Volturi olarak filme kıyasla çok az ama kesinlikle çok heyecanlı bir sahnemiz var. Gerçekten çok havalı bir görüntümüz var ve film bizim karakterlerimiz açısından bakıldığında kesinlikle New Moon’dan daha karanlık olacak. Hatta Volturi’nin karanlık yüzünü tam olarak görme imkanının bile olabilir.
Ekip olarak inanılmaz bir uyum söz konusu. Bu film çekimleri sırasında işleri kolaylaştıran bir husus mu?
Sanırım tüm hayatım boyunca insanların karakterlerini kolayca tahmin edebildim. İnsanlarla kolayca anlaşabiliyorum. Eclipse’de Jackson Rathborne, Kellan Lutz, Nikki Reed ve Elizabeth Reaser’ı tanıma şansım oldu ve onlarla çok vakit geçirdim. Onların birlikte çok vakit geçirdikleri hemen belli oluyor. Sette küçük bir yeşil odamız var ve genellikle set aralarında orada vakit geçiriyoruz. Onları dergi kapaklarından değil de karşınızda sizin gibi bir insan olarak görmek gerçekten süper. Grupta gerçekten çok iyi insanlar var.
Toplantılara gideceğini söyledin; Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinde boy gösteriyorsun. Hayranlarınla etkileşim içerisinde olmak senin için neden bu kadar önemli?
Hayranlarımla etkileşim içersinde olmak evet benim için gerçekten önemli. New Moon ekstra sahneleri çekerken inanılmaz bir hayran tecrübem oldu. Biz çekimleri yaparken dışarıda 5000’den fazla kız vardı. Hepsi tüm paralarını oraya gelmek ve bizleri görmek için harcamış ve biz de onların bu davranışlarına değecek bir parça şey vermeliydik. Her şey sanırım o zaman bu fikirden türedi. Hayranlarım benim hakkımda bir sürü web sitesi açtılar. Bana sürekli sorular sordular ve ben de cevaplar konusunda hep cömert davrandım ve her söylediğim Twitter’da dolaşmaya başladı. Şu an twitter’da büyük bir takipçi kitlem var ve ben oradaki bilgilerimi mümkün olduğunca güncel tutmaya çalışıyorum. Hayranlar Twilight’ın sahip olduğu en büyük ayrıcalık; hayranlar olmaza Twilight asla bu kadar büyük bir fenomen haline gelmezdi. O yüzden ben de hayranlara verebileceğim kadar çok şey vermek istiyorum.
Ceviri: Pisicik13
Kaynak: starrymag.com
kaynak:twilightfantr.com