Kırmızı Başlıklı Kız
Sevgili Günlük... Ölemedi gitti şu babaannem olacak karı... Her gün ormanı geçip ona yemek götürmekten, 3 aylığını çekicem diye banka kuyruklarında beklemekten helak oldum. İbiş gibi kırmızı başlığımla gezindiğim için arkadaşlarım arasında alay konusu olmak da cabası. Millet hafta sonu alemlerden alemlere akıyor, ben habire yemek götürüyorum. Kurdu kuşu da var bunun... Kurt dedim de, kurt yese şu karıyı da kurtulsak ya. "Ağzın neden büyük? Burnun neden o kadar kocaman?" diye sorarsam da namerdim. Anlamamış gibi yaparım olur biter. Ha kurt beni yerse, masal oluruz ayrı, ama asıl ben kurdu yersem, haber olurum haber. Öyle bir gündeme otururum ki. Ardından bir kaset yaparım. İlk şarkımın adı da hazır; "İçime kurt düştü." Nasıl, yıkılıyo di mi?
Külkedisi
Sevgili Günlük... Ne bu ya?! Koca gün üvey ana, üvey kardeş zulmü çek, çalış, çabala; sonra kırk yılın başı karşına bir peri çıksın, ondan da azar işit! Neymiş, onun seçtiği kıyafeti beğenmemişim. Ulan onun nesini beğeneyim?! Acayip bir kılık. Hangi devirden kaldığı belli değil. Onu giyip gitsem davete, şimdikinden daha fena alay konusu olurum be. Hele o ayakkabılar. Camdan ayakkabı olur mu ya? Kesin çıkar onlar benim ayağımdan. Üstelik basıp bir yerlerimi keserim... Bal kabağından araba yapmaya kalktı, inanabiliyor musun? Millet Ferrari'den inmiyor ben kabağa binicem. Haa, bi de demesin mi, "12 oldu mu mekanı terk et!" Ayol millet 12'de gelmeye başlıyor be. Gece başlarken ben kaçacakmışım. Ben "Olmaz" deyince, "Sen Külkedisi değilsin, kıl kedisisin" deyip gitti. Giderse gitsin. Hem evleneceği kızı ayağına çağırıp, dans ettiren prensten de hayır gelmez. Bunca yıl beklemişim, olacaksa tam olsun. Haa bi de kimse şunu unutmasın, komşu komşunun külkedisine muhtaçtır. İşte o kadar!
Çizmeli Kedi
Sevgili Günlük... Yaz geldi, ben hala bu manyak çizmelerleyim. Ben böyle masal yazarına tüküreyim e mi? Ulan yazsana şöyle spor ayakkabılı kedi, tek parmak terlikli kedi. Sanki millet bişey diyecek... Kedinin çizme giymesine takmayan sandalet giymişine mi takacak? Ama yok, maksat bana eziyet olsun. Ama bu böyle olmayacak. Ya ne olacak? Cırmalıycam bu masalın yazarının her bi yanını, o olacak. Bu sıcakta çizme giye giye her yanım pişik oldu be. Hayır, çizme de giysem kediyim sonuçta kardeşim, ciğer gördüm mü işi gücü bırakıyorum. Köpek gördüm mü tıslayıp kabarıyorum, ayakta çizmeler olunca takan olmuyor tabii. Kedilik karizması marizması kalmıyor. Yazara sorsan masaldaki karizmadan bahsedecek, "O çizmeler her şeyin senin" deyip tatava yapacak. Kendi bu arada bütün gün karılarla kızlara. Seni masalda oynatıcam ayağıyla kimleri götürdü inek. Ya ben? Mart geldi mi hepten deliriyorum. Bu çizmelerle damda dişi kedi kovalamak kolay mı? Bazen gözü karartıyorum, çıkayım diyorum dama. Sonra "Ulan koskoca çizmeli kedisin yakışır mı sana elin damında gece vakti bağıra çağıra" diyorum. Bunun paparazzisi var, bunun kariyeri var. İyi de sap sap da dolaşılmıyor ki bekardeşim. Milletin derdini çözücez derken biz dert yumağı olduk gitti...
PİNOKYO
Sevgili Günlük, Bu Gepetto Usta var ya, iyice çığrından çıktı, iyice kayışı koparttı! Bunadı mı nedir? Taktı "Senin sünnet zamanın geldi" diye. Geçen sabah az daha kıl testeresiyle benim aletin ucundan azıcık talaş çıkartıyordu. Son anda fark ettim. Yaşına başına bakmadan kafayı koydum bunun suratına... Sünnet olacak olsam, çağırırım ünlülerin sünnetçisi Kemal Özkan'ı, olur da biter maşallah, sana ne oluyor? Koskoca Pinokyo'yum ben be! Sen sünneti düşüneceğine bünyeye dadanan tahta kurularına çare bul. Benim anlamadığım, madem konuşan kukla yapıyorsun be adam; şu işi fabrikasyona döksene! Neden ufacık marangozhanede ömür tüketiyorsun, paranın dibine vursana. Ama yok, sünepe gelmiş sinameki gidecek... Sanki kardeş istemem diyen var. Kanka olurlar bana fena mı? Bir de şu bitmek bilmeyen yalan söyleme burnun uzar geyiği... Sürekli dilinde bu. Madem dizaynı sen yapıyorsun, yalan söylenince uzayan burun niye yapıyorsun?! Ayrıca bırak uzasın. Dışarıda uzayan burnuma meraklı cıvırlarla yaşadıklarımı birebir anlatsam Gepetto'nun kalbi taşımayacak, bilmiyor. Cebime beş kuruş koyduğu da yok. Hem yalan söylemeyip ne yapayım? Beni eve atıp 'yalan söyle Pinokyo' diye yalvaran yaşı geçkin hatunlardan kazandığım paralar olmasa nasıl yaşarım?! Haa, diyeceksin ki yolun yol değil, haklısın! Ben çok mu memnunum sanıyorsun burnumu olmayacak işlere sokmaya?! Ama durum bu. Ey yumurtaya can veren rabbim; azıcık şu tahta kuluna da bir can ver de bitsin bu ızdırap!
KELOĞLAN
Sevgili Günlük, Ben bir garip Keloğlan'ım. Biliyorum yeni bir şey değil ama bir kez daha belirteyim istedim. Bu aralar moralim çok bozuk, çoook... Benim derdim bitmeyecek mi ya?! Onca yıldır padişahın kızını almak için çekmedik ızdırap bırakmadım. Aykız'ı alıcam diye çıkmadığım dağ tepe kalmadı. Anka kuşunun yumurtası diye tutturdu padişah. Bulduk getirdik. Ben kızı verecek sanıyorum adi adam sen tut yumurtayı kırdır tavaya, gözümün önünde bir güzel mideye indir. Ulan insan bir lokma da usulen teklif eder. Ama nerdeeee? Buldu ya salağı, kızı verecem ayağına sadistliğini bende tatmin ediyor. Yok onu bul getir, yok bunu bul getir. Neyse buna alıştık artık. Benim asıl derdim başka. Yeni bir filmim çekiliyormuş, beni Mehmet Ali Erbil canlandırıyormuş. Düşünebiliyor musun?! Tamam, Yul Bryner'larda falan gözüm yok ama Erbil de olmaz yani. Bi kere bu adam Aykız'la evlenebilmek için böyle gıllıgışlı işlere girişmez ki... Zora gelmez. Zaten iki de bir evlenip boşanıyor. Padişahın kızını 2 ayda boşamazsa, ben de bir şey bilmiyorum. Eee ne olacak o zaman?! Bu şimdi padişaha "Eneee" der, "Enana da dale, babana da dale don dale!" diye garip espriler yapar. Sonunda padişahın kucağına falan oturunca, adam da haklı olarak Keloğlan'ın; yani benim kelleyi uçurur. Ayrıyeten Kara Prens'e niye karşı olayım ki? Kara Prens kim; Özcan Deniz! Ben Özcan'a bayılırım, kendisi Seymen Ağa'dır. Koskoca ağayı Kara Prens yapmışlar. Bu da yetmiyormuş gibi anam da tutturmuş "Böyle padişahın eziyetleriyle olmaz gidip katılalım şu gelin kaynana yarışmalarına. Oradan bul kendine bir kız" diyor. Semra'nın oğlu Ata gibi olacak sonum diye korkuyorum
Ali Baba
Sevgili Günlük, yetti gayri 40 tane öküz gibi adamla uğraşmaktan. Birinin derdi bitse öbürününki bitmiyor. Yetmiyormuş gibi bir de sendikalı mı ne olmuşlar, özlük haklarımızı istiyoruz diye karşıma dikildiler. Yakacak yardımı istiyoruz da deyince gözüm dönmüş. "Açıl ulan susam açıl" diye bağırmışım. "Sizi bana sayıyla mı verdiler ulaaaan" diye bağırıp aralarına dalıp, alayını bir güzel kötek manyağı yapmışım. Sonra da hepsini mağaranın içine tıkıp üstlerine kapıyı kapamışım. Sonra yine dayanamadı bu yufka yürek açtım mağaranın kapısını, "Gelin lan" dedim, "Sizi çorbacıya götüreyim". Demez olaydım. 41 kişi çorbacıya daldık. Bir hesap geldi ki sorma. Yılların Ali Babası bulaşık yıkar mı? Yıkadım. Harami olacak *******ları da sevabına bir bardak çalkalamadı ya aşkolsun. Yılardır aynı masalda olmasak tanımıycam hiçbirini de yapamıyorsun işte. Benim bu masala acilen bir sponsor bulmam lazım. Şimdi de tutturdular "baba bizi geneleve götür" diye. Oy anam oyyy...
Bremen Mızıkacıları'ndan Eşek
Sevgili Günlük, yok yok bu böyle olmayacak. Taşıyamıyorum artık onca hayvanı sırtımda. İlk başlarda güzeldi. Bir köpek, bir horoz, bir kuş idare ediyorduk. Ama cümle hayvanat alemi kaset çıkarma sevdasına gruba katılmaya başlayınca bizim grup Dubai'deki 'yelken otel' misali büyümeye başladı. Altta kalanın canı çıksın tabii. Hayır bir şey değil, fil de gaza gelip gruba katılmaya kalkacak, bir gün. Ama eşeklik bende. Ses etmezsen tepene binerler işte böyle. Ulan şerefsizler bir günden bir güne de sen yoruldun biraz biz alta geçelim dediniz mi? Demeyin anasını satayım, gün gelir devran döner. Ben de en üste çıkarım elbet...
Karga
Sevgili Günlük... Bu tilki harbiden manyak haa. Gün boyu ağzımdaki peynir parçasını alabilmek için çene yapmaktan bıkmadı. Yok sesim çok güzelmiş de, hemen bir kaset yapmalıymışım da, paranın dibine vururmuşum da. Ulan benden bile kötü sesi olanlar kaset yaptı. Ne yapıcam kaseti?! O iş artık yerlerde. Halbuki desene "Abi senin bacak kasları müthiş, hele biraz da sol çalışsan senden ne golcü olur" diye de bu garip gaza gelsin, bıraksın peyniri falan topun derdine düşsün. Çalışmıyor ki kafa. Kurnaz tilkiymiş, hah! Şurada bulmuşuz peynirin kralını, iki satır rakı içicem boğazıma dizdi tilkioğlu tilki... "Gel buraya" diyorum, "Beraber takılalım" diyorum, "Peynirden de vereyim" diyorum. Yanaşmıyor!.. Racon buymuş. Ben verirsem kıymeti yokmuş. İlle o uyanıklık edecek, ben ağzımı açınca peyniri kapacak. Peynirinde değilim ama tam yağlı Ezine'nin kilosu da olmuş anasının nikahı be kardeşim... "Sarhoşluğum pistir, hiç Alfred Hitchcock'un 'Kuşlar' filmini seyretmedin mi?" diyorum, bu hâlâ ziv ziv gevezelik yapıyor. Eh benden günah gitti. Kardeşim benim için hava hoş, bilimsel olarak kanıtlanmış ben en az 150 yıl yaşıyorum, sen derdine yan. Sen manto olacaksın bense hâlâ bu dalda olucam