Ölüm yaklaşırken insanlar çoğu kez,
amma neşeli oluyorlar! Buna
ölümden önce çakan şimşek derlermiş.
Ama ben nasıl şimşek diyebilirim buna?
- Ah sevgilim! Karım benim!
Nefesinin balını emen ölüm
güzelliğine el sürememiş daha;
sen yenilmemişsin güzellik sancağı
daha kıpkızıl dudaklarında, yanaklarında;
solgun ölüm bayrağı çekilmemiş.
-Tybalt, yatıyor musun orada, kanlı kefeninde?
Gençliğini bölen bu ellerle
düşmanın gençliğini ikiye biçmekten başka
ne gibi bir iyilikte bulunabilirim sana?
Bağışla beni kuzenim!
Ah sevgili Juliet,
niçin böyle güzelsin hala?Yoksa inanayım mı
o el değmeyen ölümün sana gönül verdiğine,
seni, bu karanlıkta o iğrenç canavarın
sevgilisi olasın diye sakladığına?
Bundan korktuğum için yanında duracağım,
bu karanlık gecenin sarayından
ayrılmayacağım bir daha; burada, burada kalacağım
sana hizmetçilik eden böceklerle birlikte;
ah, burada sonsuzca dinleneceğim,
şu dünyanın yorduğu bedeni
kurtaracağım uğursuz yıldızların boyunduruğundan...
Ey gözler, son kez bakın!
Ey kollar son kez kucaklayın!
Ve siz, ey dudaklar, nefes kapıları,
hakka uygun bir öpüşle mühürleyin
aç gözlü lümle yaptığım bu süresiz anlaşmayı!
Gel acı ilaç, gel ey tatsız kılavuz!
Ey umutsuz kaptan, deniz tutmuş şu yorgun tekneyi
yalçın kayalara bindiriver artık!
Sevgilimin şerefine!
(içer)
Ey doğru sözlü eczacı!
Gerçekten çabuk etkiliyor ilaçların.
İşte ölüyorum, bir öpücükle...
(Ölür)