KALBİN TAM TUTULMASI : TWILIGHT’IN YILDIZI NIKKI REEDNikki Reed geleneklere uymayan biri olmaktan korkmuyor. Ne de olsa 14 yaşında hem senaryosu yazarlığını hem de oyunculuğunu üstlendiği “Thirteen” (13) filmi ile bu işlerin içine girdi. O günden itibaren eleştirmenleri hem seksüelliği ile dikkat çeken hem de tartışmalara yol açan “Lords of Dogtown” ve “Mini’s First Time” gibi filmleri ile etkiledi. Hiçbir zaman tek tip rollerde oynamayan Nikki Reed son rolünde daha az vücut daha fazla diş gösterisinde bulundu. Twilight serisinin çok güzel fakat trajik bir biçimde lanetlenmiş vampiri Rosalie Hale’i canlandırıyor Reed. W Hollywood sırasında Nikki ile 30 Haziran’da çıkacak serinin yeni filmi Eclipse ve kameraların arkasındaki hayatı hakkında konuşma imkanı bulduk.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]SNMag: Yeni film Eclipse hakkında bizlere ne söyleyebilirsin?
Nikki: Fragmanlardan da anlaşılacağı üzere Eclipse aksiyon dolu olacak. Vampir olmadan önceki yaşantımıza ufak bir bakış atacak ve bireysel yolculuklarımız hakkında bilgi sahibi olacaksınız. Görsel olarak çok daha yoğun olacak.
SNMag: Çekimlere nasıl hazırlandın?
Nikki: Sürekli olarak dublör, kişisel ve dövüş antrenmanları yaptık. Kendimi profesyonel atlet gibi hissettim. Fiziksel olarak vücutlarımızın iyi bir kondisyonunun olduğundan emin olmaları gerekiyordu; çünkü kendi dublör işlerimizin çoğunu biz kendimiz yaptık. Pazartesinden cumartesiye kadar çalıştığım haftalar oldu.
SNMag: Kendi yaptığın dublör işlerinden en iyisi hangisiydi?
Nikki: 100 mil hızla çekilen bir tırın arkasındaki koşu bandının üzerinde koşum takımları üzerindeyken 30 adım koştuktan sonra koşmaya devam ederken zıplamak ve suya dalmak. (yuh )
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]SNMag: Eclipse’de Rosalie’nin geçmişinden bir kısım öğrenme imkanımız olacak. İnanılmaz derecede güzel bir karakteri canlandırmak nasıl bir şey?
Nikki: Tüm bunlar güzelliğin ne olduğu sorularını ortaya çıkartıyor. Uzun bir süre benim stres olmama sebep oldu tüm bunlar. Kendime olan güvensizliğimin ortaya çıkarttı. Ama sonunda olanı olduğu şekliyle kabullenmek durumunda kaldım. Gerçek şu ki herkes güzeldir; herkesin mutlaka güzel olduğu bir yönü vardır. Dünyada herkes tarafından en güzel kadın olarak kabul edilen tek bir kişi yok; ne Adriana Lima ne de Monica Bellucci.
SNMag: Rosalie karakterinde senin ilk dikkatini çeken şey nedir?
Nikki: Onun dürüstlüğü çok hoşuma gidiyor. İnandığı şeylerden asla sapmaması ve ne kadar aykırı bir düşünce de olsa onun hakkında istediği gibi konuşması ve onun uğruna savaşması.
SNMag: İlk kez projeye imza attığında Twilight hayranlarının ne kadar çılgın oldukları hakkında bir fikrin var mıydı?
Nikki: Hayır hiç yoktu. Hiçbirimizin yoktu. İlk imza attığımızda tutkulu ve seçkin bir gruptuk. Abartılı şekilde yapılan reklamlar sayesinde film inanılmaz bir patlama yarattı. Bu cidden çok acayip ve bunun bir formülü yok.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]SNMag: En çılgın hayran deneyimin nedir?
Nikki: Bana çok çılgınca gelmiyor ama sanırım kendim için yarattığım durumlar karşısında dikkatli davranıyorum. Çok fazla dışarıya çıkıp kendimi afişe etmiyorum. Ama tabi çekimler sırasında 50 kişilik bir grup 10 saattir dışarıda sizi bekliyor oluyor ve insan kendi kendine bunu hak edecek ne yaptığın ı sorgulamaya başlıyor. İnanamıyorsunuz. Yani bu kadar insanın sizi bekliyor olmasını aklınız almıyor ve sırf gidip onlara “bakın bende sizler gibi sıradan birisiyim” demek için onları görmek istiyorum.
SNMag: Peki ya Robert Pattinson çılgınlığı için ne düşünüyorsun?
Nikki: Onları anlayabiliyorum. Rob gerçekten çok etkileyici, inanılmaz ve mükemmel birisi. Tüm kızların ona neden aşık olduklarını anlayabiliyorum. Hem müzikal hem de kültürel anlamda o, süper yetenekli ve gizemli. Gerçekten onları anlayabiliyorum.
SNMag: Ekibin diğer üyeleri ile iyi anlaşıyor musun? Özellikle yakın olduğun birisi var mı?
Nikki: Bu tamamen hayatlarımızın hangi evresinde olduğumuzla ilgili. Hepimiz gerçekten iyi anlaşıyoruz ama son filmde anladık ki Elizabeth (Reaser) ve ben birbirimize çok yakın şeyler yaşıyoruz. Eğer kapıma gelip de ters bir tepki alırsanız soluğu onun kapısında alırsınız. Sigarayı bıraktığım zaman bu ekipte takıldığım insanların da değişmesine sebep oldu. Daha hareketli oldum ve daha hareketli olan Elizabeth ve Kellan ile çalışmaya başladım. Ama tabi oturup sigara içmek ve gitar çalarak şarkı söylemek istediğim zamanlar da oldu.
SNMag: Çekim aralarındaki boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?
Nikki: Yaratıcılığımızı ön plana çıkartıp saçma sapan minik filmler gibi korkunç şeyler yapıyoruz. Diğer zamanlarda ise sadece yatıp dinleniyor ve televizyon izliyoruz. Birçok müzik gecemiz oluyor; çünkü Xavier, Rob ve Jackson gerçek anlamda müzikle ilgileniyorlar. Çok fazla Tai yemeği yiyoruz. Yakınımızda Tai yemekleri yapan bir yer var. Genel olarak hep beraber takılıyoruz; çünkü çok izole bir hayatımız oluyor.
SNMag: Bu filmleri peş peşe çekmek yorucu mu?
Nikki: Yaşlanmamamız gerekiyor; o nedenle hepsini hemen çekmemiz gerek. Ama tabi bir işinin olması güzel bir şey. İşleri peş peşe dizildiği için şikayet eden bir aktörün olacağını düşünmüyorum.
SNMag: Twilight gibi bir yapımın içerisinde yer almanın en iyi yanı nedir?
Nikki: Farklı bir bakış açısından görülmek güzel. Çok farklıyım ve tüm dünya benim bu kadar faklı birisini inandırıcı şekilde oynayıp bunu başarabileceğimi düşünüyor.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]SNMag: Sen çok farklı bir şekilde oyunculuğa giriş yaptın. Nasıl oldu da o kadar genç yaşında “Thirteen” filminin senaryosunu yazmaya karar verdin?
Nikki: Evet gerçekten faklı bir durum. Planlanmış bir şey değildi. Senarist olmak isteyen o çılgın gençlerden birisi değildim. Sadece çok fazla kendisi için yazan ve duygularını yazıya dökmekte başarılı olan yetenekli bir çocuktum. Kendimle, ailemle ve hayatımda olanlarla ilgili yazıyordum. Ben çocukken babamla birlikte olan Catherine Hardwicke yazdıklarını film yapsak ne dersin dedi ve her şey öyle başladı.
SNMag: Peki ya şu an senaryo yazmaya devam ediyor musun?
Nikki: Yazmaya devam ettim. Ama bu da başarılı bir yapıma imza artmak için formülü olmayan o şeylerden birisi. “Thirteen” gibi değişik bir fenomeni yaratmanın da bir formülü yok; sadece zamanlama doğruydu ve yıldızlar uygundu. Bir şekilde bu film insanları şaşırtan ve gözlerini açan bir yapım ama tabi ki reality showlar gibi bir şey değil. Çok sayıda senaryo yazdım ve o piyasayı araştırmaya devam ettim. Ama tabi 20’li yaşlarımın başına kadar çok fazla odaklanmadım.
SNMag: Sence düzensiz yetiştirilişinin bu çılgın Hollywoodla başa çıkmanda yardımı oldu mu?
Nikki: Hayır sanmıyorum. İnsanları tanıyorum ve neler olup bittiğini biliyorum. Ne hissettiğimi söylemeye korkmuyorum. Sanırım kariyerim konusunda bu çok yardımcı oldu; ama tabi çok fazla canımın yanmasına da sebep oldu. İnsanlar bunu nasıl karşılaması gerektiğini bilmiyorlar. Kafasındakileri açık açık söyleyen genç bir bayanım ben. Neysem oyum. Ebeveynlerimin hiçbirisi tarafından susturulmaya çalışılmadım.
SNMag: Çalışmadığın zamanlarda Cumartesi gecelerini nasıl değerlendirmekten hoşlanıyorsun?
Nikki: Yemek yapmaktan hoşlanıyorum. Dünyanın en iyi aşçısı değilim ama yapmak hoşuma gidiyor ve sanırım tarifleri uygulamak konusunda da başarılıyım. Çok seyahat ediyorum. Son birkaç yılımı Avustralya, Afrika ve İsviçre’de geçirdim. Yakın zamanda da Brezilya’ya gideceğim.
Çeviri: Pisicik13
Kaynak: snmag.com
kaynak:twilightfantr.com