‘’Selam çocuklar. Ne yapıyorsunuz?’’
Edward sakince ‘’ Bizde seninle bir şey konuşmak istiyorduk’’ dedi.’’ Çok güzel haberlerimiz var’’
Charlie ifadesini karamsarlıktan dostça bir ifadeye çevirmek için zorladı.
Bana doğru hırladı. ‘’İyi haberler?’’
‘’Hadi otur baba’’ dedim. Kaşlarını kaldırarak 5 saniye için bana dikkatle baktı, sonra ayaklarını yere vurarak koltuğun kenarına doğru yaslandı.
‘’Heyecanlanma baba’’ dedim bir süre sonra sessizliği doldurarak.’’ Her şey yolunda’’
Edward yüzünü buruşturdu, iyi kelimesi onun düşüncelerini tam olarak yansıtmıyordu.
Herhalde o tüm olanlardan muhteşem, harika ya da harikulade diye bahsederdi.
‘’Eminim öyledir Bella eminim! Eğer her şey yolundaysa sen neden terliyorsun?’’
‘’Ben terlemiyorum’’diye yalan söyledim.
Onun sert bakışlarından gözümü ayırıp korkarak edwarda baktım ve içgüdüsel olarak sağ elimi kaldırıp elimde bulunan kanıtla beraber(yüzük) alnımı sildim.
‘’Sen hamilesin’’ diye patladı Charlie ‘’ hamilesin değil mi?’’
Düşününce benim hareketlerimden çıkartılan anlam buydu, Edward’a ters ters baktı. Elinin tabancasına doğru seğirdiğini gördüğüme yemin edebilirdim.
‘’Hayır, tabi ki değilim’’
Edward’ın kaburgalarına doğru vurmak istedim ama biliyordum ki bu sadece kolumun acımasına neden olurdu. Edward’a söylemiştim insanlar bu karardan dolayı üzerimize atlayacaklardı. Diğer bir nedende, tanrı aşkına hangi mantıklı insan 18sinde evlenmeye kalkardı ki!
(cevabını gözlerini devirmesinden anlamıştım. ‘’Aşık olanlar’’.. Doğru ya:))
Charlie’nin bağırması biraz hafiflemişti. Doğruyu söylediğim zaman bana dikkatle baktı ve sonra bana inandı..
‘’Oh özür dilerim’’
‘’Özür kabul edildi’’
Uzun bir duraklama oldu. Sonra herkesin benim bir şey söylememi beklediğini fark ettim. Paniğe kapılmış bir şekilde Edward’a doğru baktım. Bunu söyleyebilmenin bir yolu yoktu. Bana gülümsedi ve resmi bir şekilde babama döndü.
‘’Charlie bunu doğru şekilde yapmaya çalışacağım. Geleneklere uygun olarak ilk önce sana sormalıydım. Saygısızlık manasına gelmesini istemem. Ama mademki bella hazır ve bana ‘evet’ dedi
Seninde onayını almak için soruyorum. Biz evleniyoruz, Charlie. Onu dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum, o benim bütün hayatım ve – bir mucizeyle- oda beni bu şekilde seviyor.
Evlenmemizi onaylıyor musun?’’ ( biraz pat diye sordu sanki:))
Sesi kendinden emin ve çok sakin geliyordu. Sadece bir an için onun güven veren sesini dinledim. Dünyanın ona nasıl göründüğünü görebiliyordum. Bir kalp atışı kadar geçen bu sürede bunlar bana çok şey ifade etti ve sonra Charlie’nin yüzündeki ifadeyi fark ettim, gözleri yüzüğüme kilitlenmişti. Yüzünün rengi sarıdan kırmızıya, kırmızıdan mora ve mordan maviye değişirken nefesimi tuttum. Ve kendimi hazırladım ne planladığıma emin değildim belki heimlech manevrasıyla onu şaka yapmadığımıza ikna edebilirdik (ne demek istediğini anlamadım)- ama Edward elimi sıktı ve sadece benim duyabileceğim şekilde ‘’ ona birkaç dakika ver’’ diye mırıldandı.
Sessizlik çok uzun sürdü sonra Charlie’nin rengi yavaş yavaş eski haline döndü. Dudaklarını buruşturdu ve gözlerini kıstı. Onun ‘’ derin düşüncelere dalmış’’ ifadesinden ne düşündüğünü anlamaya çalıştım. Önceden düşündüğü olmuş gibi uzun süre bize baktı - ( tam çözemedim)- ve Edward’ın yanımda gevşediğini hissettim.
‘’Aslında bu benim için sürpriz olmadı’’diye hırladı Charlie.’’ Bilirsin, çok yakında bir şeyler olmasına kendimi hazırlamıştım’’
Rahatlayarak nefesimi verdim.
Bana ters ters ‘’ Bundan emin misin?’’ diye sordu.
Sert olamayan bir sesle, ‘’Edward’dan 100 de 100 eminim’’ dedim.