12. Bölüm KARŞILAŞMA
Her şey yolunda gidiyordu Bella harika bir yeni doğan olmuştu kendini tutma şekline hepimiz hayran kalmıştık. Sanki yüzyıllardır vampir gibiydi bize ayak uydurmakta hiç zorluk çekmemişti. Bu durumda en kısa zamanda evine ve okuluna dönebilirdi. Okula dönmesi pek umurumda değildi ama evine döneceği gerçeği biraz canımı sıkıyordu. Onun burada hep benimle beraber kalmasını istiyordum. Birden aklıma gelen şeyle gülümsedim daha aklımdakine ben bile henüz karar vermişken Alice hemen yanımda belirdi.
_Tebrik ederim kardeşim bende buna ne zaman karar vereceksin diye düşünüp duruyordum ikinizin adına da çok sevindim dedi. Bense ona aval aval bakıyordum
_ Dur biraz Alice daha ben bile yeni karar verdim bakalım Bella evlenme teklifimi kabul edecek mi? Hem önümüzde aşmamız gereken daha bir çok şey var dedim. Bu sorunlar aklıma gelince keyfim kaçmıştı. En büyük sorun Tanyay’dı sürekli savaşa hazır bekliyorduk ne zaman ne yapacağı henüz belli değildi. Tanya’nın bu sessizli canımı sıkıyordu. Diğer taraftan Bella’nın evine dönmesi gerekiyordu. Evine döndüğünde onu korumam biraz zorlaşacaktı o yüzden bir an önce bizim evlenmemiz şarttı. Evlenmek… Düşüncesi bile muhteşemdi. Bu muhteşem hayalin içindeyken yanıma Bella geldi.
_ Ben susadım dedi utanarak
_ Tamam hadi gidelim dedim ve koşarak evden çıktık. Bugün avlanma sınırlarımızın biraz dışına çıkmıştık etrafta insan olmadığı sürece bu bir problem değildi. İkimizde susuzlumuzu giderdikten sonra yan yana uzandık ve gök yüzünü seyretmeye başladık. Aslında bu teklifim için güzel bir zamandı ama biraz daha beklemeliyim diye düşündüm bunun güzel bir sürpriz olmasını istiyordum. Birden tuhaf bir kokuyla irkildim aynı kokuyu Bella da duymuş olmalı ki oda hemen ayağa kalktı daha ben ne oluyor dememe kalmadan çok hızlı bir şekilde etrafımız üç büyük kurtla çevrildi. İçlerinden en büyük olanı kızıl kahverengi olan yavaş yavaş üzerime doğru gelmeye başladı
_ Bella arkamda dur dedim onu geriye doru iterek
“ Arkanda dursun öylemi” dedi kızıl kahve kurt düşünceleriyle
_ Bizden ne istiyorsun dedim
“Ahh bide ne istediğimi soruyorsun onu dönüştürmüşsün” dedi biraz daha üzerime gelerek
“Buna nasıl cesaret edersin” dedi düşüncelerindeki sesi çılgınca bağırıyordu bir şekilde ona ne olduğunu anlatmalıydım ama o bu sinirle devam ederse anlatamayacağım kesindi
_Lütfen açıklamama izin ver hiçbir şey sandığın gibi değil onu ısırmadım ya da bunu isteyerek yapmadım tamamen onu kurtarmak içindi dedim. Sesimi mümkün olduğunca sakin tutmaya çalışıyordum. Diğer kurtlarda ararında plan yapıyorlardı
“ Hadi Jacop bitirelim şu işi anlaşma anlaşmadır” dedi bir tanesi. Ben bunu nasıl düşünememiştim tabi ya karşımdaki Jacop’tu Bella’nın en yakın arkadaşı.
_ Jacop dedim yalvaran bir ses tonuyla. Lütfen konuşamazmıyız. Benim Jacop dememle Bella hemen önüme geçti
_ Jacop lütfen bizi dinlemelisin dedi ona doğru yürümeye başlamıştı. Hemen önüne geçtim kurtlarda hıramaya başladılar diğer iki kurt saldırmaya hazırdı ama onları Jacop tutuyordu.
“Birazdan burada olacağım hiçbir yere kaybolmayın” dedi emir verircesine aslında bu yaptığına çok sinirlenmiştim ama bizi dinlemesi için beklemeli ve sinirlerime hakim olmalıydım
_ Nereye gidiyor dedi Bella
_bu şekilde konuşamayacağımıza karar verdi dönüşüp geri gelecek diye açıklama yaptım
Sabırsızca Jacop ve sürüsünü bekliyordum ama Jacop yalnız geldi. Üzerinde sadece kot patolonu vardı ve ayakları çıplaktı
_ Evet seni dinliyorum pis kan emici dedi. İğrenen bir ses tonuyla ama Bella’nın hırlamasıyla ne yapacağını şaşırdı. Ona her şeyi en başından eksiksiz olarak anlattım. Bir süre sessizce kaldı hatta hiçbir şey düşünmedi bile ne tepki vereceğini düşünürken bir anda
_ Sam bundan hoşlanmayacak dedi kafasını onaylamazmış gibi sallayarak
_ Jacop anlamalısın başka çaremiz yoktu ya ölecekti yada onu dönüştürecektim sen olsan ne yapardın dedim
_ Ben ben bilmiyorum bu çok karışık bir durum dedi bir yandan da Bella’ya bakmayı ihmal etmiyordu. O sizin gibi kokmuyor yani kokuyor ama kokusu sizinki kadar kötü değil dedi. Ona gülümsedim.
_ Bunun nasıl olduğunu henüz bizde bilmiyoruz Jacop ama Bella’nın hala kalbi atıyor Carlisle bu konu üzerinde araştırma yapıyor dedim. Ona daha çok açıklama yapmak isterdim ama bende daha faza bir şey bilmiyordum. Jacop kabullenmiş görünüyordu
_ Peki ya Carlie ona ne söyleyeceksiniz dedi
_ Bilmesi gerekeni söyleyeceğiz Jacop dedi Bella. İlk kez konuşmuştu ve sende ona hiçbir şey söylemeyeceksin benim hatırım için dedi. Bella konuşunca Jacop dahada yumuşamıştı
_ Seni özledim
_ Ahh Jacop bende seni özledim beni görmeye gel olurmu? Jacop başını hayır anlamında salladı ve hızıca uzaklaştı Bella ise olduğu yerde kalakalmıştı en yakın arkadaşı onu terk etmişti.
_ Merak etme sevgilim şuan bizi anlaması için ona zaman ver anladığında seni görmeye gelecektir dedim teselli vermeye çalışarak. Elinden tutup onu kendime doğru çektim, dudaklarımız birleştiğinde her şeyi çoktan unutmuştum. Orman sesizleşmiş sadece rüzgarın uğultusu ve ağaçların hışırtısı kalmıştı ve bu sesler benim için dünyanın en güzel orkestrasıydı…
13. bölüm
Uzun zamandır buraya gelmemiştim ve şimdi karşımda tüm güzelliğiyle duruyordu. Şelale tüm ihtişamıyla dökülüyor ahşap kulübe ise bütün mütevazılığiyle beni bekliyordu sanki. Bu gece burada hayatımın teklifini sunacaktım ve bu benim için her şeyden önemliydi. Bir an içimden şelalenin döküldüğü küçük mavi göle girmek için dayanılmaz bir istek duydum ama bu isteğimi bastırmalıydım çünkü kulübeyi hazırlamam gerekiyordu. Aslında hazırlık işini yapmak için Alice çıldırıyordu ama bunu ben yapmalıydım. Kulübeye doğru yürüdüm önünde iki merdiveni ve verandası olan küçük ahşap bir kulübeydi. İçeri girdim. Her yer toz içindeydi anlaşılan temizlik için bayağı bir uğraşacaktım. Hemen işe koyuldum ilk önce camları açmakla işe başladım ve tüm hızımı kullanarak bütün temizliği bitirdim. Sıra dekora gelmişti. Kapıdan içeri girdiğinde sağ taraf salon sol taraf ise mutfak bölümüydü. Mutfakta işimiz olmayacağına göre bu bölümü kullanmayacaktık. Bizim için önemli olan salondu. Koltuklar köşedeki şöminenin etrafına sıralanmışlardı ama ben onları duvar kenarına çektim. Yerdeki kalın tüylü yumuşak halıyı ve yer yastıklarını da şöminenin önüne yerleştirdim. Geriye bir tek mumlar ve kırmızı kadife güller kalmıştı. Onları da yerleştirdikten sonra işim bitmişti. Alice’e Bella’yı hazırlamasını rica etmiştim. O yüzden hemen hazırlanmalıydım. Eve gittiğimde herkes bana bakıyordu anlaşılan Alice bugün ne yapacağımı anlatmıştı. Onların düşüncelerini dinlememeye çalıştım ve odama gittim. Gri spor takım elbise ve ceketin içine siyah bisiklet yaka tişört giydim tam odadan çıkacaktım ki aklıma bu gece vereceğim yüzük geldi onu neredeyse unutuyordum. Dolabımı açıp yüz yıldır durduğu yerden onu aldım ve cebime koydum. Aşağıdan Alice’in sabırsızlığını duyabiliyordum. Kendi kendime gülümsedim. Bu durum hoşuma gitmişti. Sanki dokuz yaşında bir çocuk gibiydim. Bella beni bekliyor olmalıydı. Odasına gittim ve kapısını çalıp sabırsızca beklemeye başladım. İçerden ses gelmiyordu acaba duymadı mı diye tekrar kapıyı çalmak için elimi kaldırdım ve elim havada kaldı. Bella kapıyı açmış tüm güzelliğiyle bana bakıyordu. Alice onu hazırlamasını söylemiştim ama bu kadar güzel olacağını tahmin etmemiştim. Kırık beyaz askısız elbisesi kalça kısmına kadar dar oradan sonrası tamamen bol yerlere kadar iniyor, elbisenin sol tarafındaki derin yırtmaçta ayrı bir güzellik katıyordu. Büyülenmiş gibi ona bakıyordum. Bana iyice yaklaştıktan sonra havada asılı kalan elimi tutup aşağı indirdi.
_ Nereye gittiğimizi bilmiyorum ama umarım güzel bir yerdir dedi yumuşacık sesiyle bense hala onun güzelliğinin şokuyla yeni yetme liseli çocuklar gibiydim. Hemen kendimi toparladım. Aşağıda bize bakan meraklı gözleri arkamızda bırakarak yola çıktık. Bu sefer arabayla gidiyorduk çünkü koşarken elbisesinin mahvolmasını istemezdim. Kulübeye vardığımızda oda ilk önce şelalenin güzelliğine takıldı gece ve ay ışığında daha bir güzel oluyordu. İçeri girdiğimizde ikimizde heyecandan konuşamayacak haldeydik. Şömine ateşi içeriyi ısıtmıştı ama bunun bizim için bir farkı yoktu.
_ Oturmak ister misin diye sordum aslında sormamam gereken sorulardan birisiydi. Heyecanımı belli etmemeye çalışıyordum.
_ Neden buradayız dedi bu soruyu bekliyordum buraya neden geldiğimizi tabiî kide merak edecekti.
_ Seninle yanlız kalmaya ihtiyacım var sürekli evde diğerleriyle beraberiz. Seninle yalnız kalmak istemem kötümü oldu dedim masumca. Bana daha da yanaştı. Bir an ne yapacağımı şaşırdım ama bunu ona beli etmedim. Elinden tuttum ve kendime iyice çektim
_ O zaman bana bu dansı lütfeder misiniz güzel bayan dedim ve cd çaların kumandasıyla müziği başlattım. Chris Brown dan superhuman adlı şarkı çalma başladığında bizde dans etmeye başladık. Onun kollarımda olması dünyadaki her şeyden daha güzeldi bunu anlatacak kelime bulamıyordum. Ne kadar süre dans ettiğimizi hatırlamıyorum ama bu çokta önemli değildi. Önemli olan onun burada benimle olmasıydı ama bir an öncede teklifimi yapmalıydım geciktirmenin bir anlamı yoktu. Onu biraz kendimden uzaklaştırmaya çalıştığımda itiraz etti
_ Lütfen bu anı bozma dedi ama bozmak zorundaydım ona gülümsedim
_ Merak etme sevgilim bir yere gitmiyorum sadece bana biraz izin vermelisin dedim. Bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Onun şaşkın bakışları arasında yavaşça önünde diz çöktüm ellini tuttum ve
_ İsabella Swan seni ebediyetin her bir gününde seveceğime ve koruyacağıma, bu sonsuzlukta seni hiçbir zaman bırakmayacağıma söz veriyorum. Benimle evlenirmisin??? dedim ve beklemeye başladım hiç cevap yoktu adeta taş kesilmişti yaşadığının tek belirtisi çok yavaş atan kalbinin biraz hızlanmış olmasıydı ya kabul etmese diye düşündüm böyle bir ihtimal vardı. Ondan gelecek cevabı bekliyordum ama bu sessizlik beni çıldırtmak üzereydi zaten ne düşündüğünü bilememek yeterince kötüydü. Gözlerinin içine bakıyordum ve hala bekliyordum sessizce
_ Evet dedi ya da ben mi öyle anlamıştım bilmiyorum tekrar söylemesini beklerken
_ Evet evet evet dedi gözlerinin içi parlıyordu gülmemek için kendimi zor tutuyordum ama daha fazla kendimi tutamadım mutluluktan gülüyordum. Cebimden annemin yüzüğünü çıkardım ve ait olduğu yere taktım
_ Seni seviyorum Bella
_ Seni seviyorum Edward. Birbirimize sarıldık ve bir süre daha dans ettik. Arada onu öpmeyi de ihmal etmiyordum. Onu her öpüşümde daha fazlasını istiyordu o yüzdende öpücüklerimi kısa tutuyordum bu benim için ne kadar zor olsa da evlenmeden önce onunla bir şey yaşamak istemiyordum nede olsa ben eski kafalı bir adamdım. Bütün gece dans edebilirdik ama o şöminenin önünde uzanmayı tercih etti. Bende itiraz etmedim kollarımda olduğu sürece benim için sorun yoktu. Gece, ay, yıldızlar ve Bella bu benim için yeterliydi. Sonsuzluk artık sorun değildi. Benim sonsuzluğum, umudum, yaşama sebebim ve hayallerim Bellaydı. Ondan vazgeçemezdim. Bu düşüncelerle ona daha da sıkı sarıldım ve yeni bir güne onunla merhaba demeye hazırlandım….
14. Bölüm
Eve döndüğümüzde bir telaş vardı bunun ne olduğunu anlamam uzun sürmedi. TANYA tabiî kide. Beni en savunmasız anımda yakalamıştı. Herkes salonda oturmuş beni bekliyordu. İlk konuşan Carlisle oldu
_ Oğlum Tanya yanında Elezarla yola çıktı dedi.
_ Nasıl Elezarda mı Tanyayla savaşmak için geliyor bu nasıl olur dedim. Salonun içinde bir aşağı bir yukarı sinirle dolanıyordum. Bunu bekliyordum ama böyle mutlu bir günün ardından beklemiyordum.
_ Merak etme Edward Elezar onu savaşmaktan vazgeçirmek için peşinden geliyor. Bu bizim için büyük bir şans dedi Alice. Ona baktım gördüğü şeyleri sessizce bana aktardı. Kız kardeşleri onunla gelmiyordu hatta onu vazgeçirmek için çok uğraşmışlardı ama Tanya hiç birini dinlememiş ve buraya doğru yola çıkmıştı tabi Elazar da onu durdurabilmek amacıyla peşinden geliyordu.
_ Ne zaman burada olur dedim
_ Yarın öğleden sonra burada olacak ama ne yapacağına henüz kara vermedi o yüzdende sürekli tetikte beklemeliyiz dedi Alice. Herkes kendince bir şeyler düşünüyor Tanyayı nasıl dövüşten vazgeçtiririz diye planlar yapıyordu. Bir kişinin dışında Rosalie… her zamanki gibi sadece kendini ve güzelliğini düşünüyordu. Ona bakmadım bile Bella hiçbir şey söylemiyor sadece bakıyordu. Gözlerinden korktuğu belli oluyordu
_ Merak etme sevgilim sana bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim dedim ve onuda alıp odama çıktım. Koltuğa oturdum ve onu da yanıma çekip başını göğsüme yasladım. Yine sessizleşmişti. Bir süre düşünmesi için ona zaman verdim ama hava karardığında artık bu sessizliğine dayanamadım.
_ Bella sevgilim lütfen bir şeyler söyle sessiz kalmana dayanamıyorum lütfen dedim yalvarırcasına. Sanki bir rüyadan uyanmış gibi irkildi.
_ Edward onunla yalnız dövüşmeliyim bunu yapmalıyım dedi. Ne söylediğini duymuyordu ya da şoktaydı benim buna izin verebileceğimi nasıl düşünebilirdi
_ Saçmalama buna asla izin vermem onunla dövüşmeyeceksin dedim kızgınlıkla
_ Ama istediği benim ve size bir zarar vermesini istemiyorum. Sana ya da ailenden birine bir şey olursa yaşayamam Edward bunu anlamalısın dedi. Koltuktan kalkıp camdan dışarıya baktım
_ Yarın Tanya burada olacak ve sen onunla dövüşmeyeceksin bu konu burada kapanmıştır dedim ve onu odada bırakarak aşağıya Calisle’nin yanına gittim. Yarın ne yapacağımıza karar vermemiz gerekiyordu. Yanına gittiğimde
_ Gel oğlum bende seni bekliyordum dedi.
_ Carlisle ne yapacağız onun Bellayı öldürmesine izin veremeyiz
_ Ahh tabiî kide böyle bir şey olmayacak oğlum Elezarın da Tanyayla gelmesi bizim için büyük avantaj sen merak etme ne Bellaya nede Tanyaya bir şey olmayacak dedi. Sesindeki sakinleştirici ton biraz olsun benimde sakinleşmeme yardımcı olmuştu. Carlisleye teşekkür edip yanından ayrıldım.
Tanya çoktan burada olmalıydı ama gelmemişti sürekli Alice bakıyordum yeni bir şeyler gördümü diye ama hiçbir şey yoktu. Hepimiz bekliyorduk dışarıdan gelen en ufak bir sese bile kulak kabartıyor gelip gelmediğini kontrol ediyorduk. Bu durum beni sıkmaya başlamıştı ne olacaksa olsun diye bekliyordum ki Alice
_ Misafirimiz var dedi. Gelen Elezardı ama yanında Tanya yoktu. Carlisle onu kapıda karşıladı.
_ Kusura bakmayın kardeşlerim ama Tanyanın izini kaybettim ve şuan nerede bilmiyorum. Her an hazırlıklı olmalısınız dedi. Hiç bir ön konuşmaya gerek duymadan direk konuya girmişti. Sonra Bella’nın yanına gitti
_ Sen Bella olmalısın dedi ve Carlisleye döndü
_ Sevgili kardeşim ondaki güç çok kuvvetli ve sanırım bundan ne sizin nede onun haberi var dedi büyük bir hayranlıkla Bella’ya bakarak. Bazılarımızın yeteneği vardı ve Elezarın yeteneğide bu yetenekleri anlamaktı. Biz daha önce Bella’nın bir yeteneği olduğunu fark etmemiştik ve Bella’da bunu fark etmemişti.
_ Bunu sonra konuşuruz Elezar önce Tanyayla olan sorunumuzu halletmeliyiz dedim. Elezar başını umutsuzca salladı.
_ Çok kızgın ben onu hiç bu kadar kızgın görmemiştim. Şu an her şeyi yapabilecek kızgınlıkta onun için dikkatli olmalısınız. Biraz zaman geçince kızgınlığı geçer sanmıştım ama her geçen gün size daha da düşman oldu. Vaz geçirmeye çalıştık ama bizi dinlemedi. Onu nasıl durduracağımızı bilmiyorum. Beklemekten başka çaremiz yok dedi. Haklıydı beklemekten başka çaremiz yoktu ve bizde beklemeye başladık sessizlik uzadıkça uzuyor duvarlar üzerime üzerime geliyodu. Ne kadar süre beklediğimi bilmiyorum ama dışarıdan bir hırlama sesi duyduğumuzda hepimiz dışarı fırladık. Nasıl oldu ve nezaman oldu bilmiyorum ama Bella dışarıda Tanya ile karşı karşıyaydı ve saldırmak için birbirlerinin etrafında dönüyorlardı. Tanya’nın önüne doğru bir hamle yapacaktım ki Elezar beni engellemeye çalıştı ama onu iterek Bella’yı arkama doğru ittim. Tanya beni görünce gülmek ve hırlamak arasında tuhaf bir ses çıkararak üzerime doğru atladı ama başarılı olamadı. Her hamlesini düşünerek yaptığı için o daha hareket etmeden ben yerimi değiştiriyordum. Elezar bizi durdurmak için bağırıyordu ama bu pek işe yaramıyordu. Bunun sonu ne olacaktı onu bile bilmiyordum. Şuan sadece Bellayı korumak ve Tanyanın da canı yanmadan bu işten kurtulmak istiyordum. Bizi dışarıdan gören biri dövüştüğümüzü değil bir çeşit dans ettiğimizi sanırdı. Ona vurmak istemiyordum. Birden arkamdan biri Tanyanın üzerine doğru müthiş bir hızla atladı daha ben kim olduğunu anlayamadan Tanya ve Bella yerde dövüşmeye yumruklar havada uçmaya başlamıştı. Tanya bir an içinde Belanın saçlarını eline doladı diğer elinide çenesinin altına yerleştirdi tüm bunlar bir saniye içerisinde olmuştu ve ben daha hareket edemeden Elezar Tanyayı yakaladı ve başını gövdesinden ayırdı. Tanyanın belanın üzerinde olan vücüdü bir anda yere yığıldı başı ise Elezarın elinde kaldı. Hepimiz şok olmuştuk biz onun canı yanmasın diye uğraşırken Elezar onun canını almıştı. Hiçbirimize bakmadan
_ Bu iş burada biter hadi cesedi yakalım dedi ve etraftan çalı çırpı toplamaya başladı bütün aile ona bakakalmıştık. O ise hiç istifini bozmadan Tanyanın cesedini yaktı ve kasabayı terk etti.
15. Bölüm 1 Sene Sonra….
Her şey ne kadarda çabuk olmuştu. Bella’ya aşık olmam bu aşk’tan kurtulmak için Tanya’yla nişanlanmam ve düğün günü Bella’nın uçurumdan atlayarak kendini öldürmeye çalışması Tanya’yı terk etmem Bella’nın yarı insan yarı vampir oluşu ve en sonunda da Tanya’nın ölümü her şey sanki dün gibi gözlerimin önündeydi. Elezar bir daha bizi ziyarete gelmemişti sadece birkaç kez Bella’nın özel gücünün ne olduğunu sormak için biz aramıştık bize çok fazla bilgi veremese de bir tür kalkanı olduğunu ve eğer bu kalkanı kullanmayı öğrenirse bize gelecek her türlü zararı önleyebileceğini söylemişti ve bizde o günden sonra Bella’nın kalkanını geliştirmek için çalışmaya başlamıştık. Tabi sadece çalışan biz değildik Carlisle de Bella’nın durumu hakkında araştırma yapıyordu şuana kadar sadece yarı insan yarı vampir olduğunu keşfetmişti ölümlü olup olmadığını ise henüz bilmiyorduk ve sanırım bunu bilemeyecektik ama Carlisle bıkmadan usanmadan araştırma yapmaya devam ediyordu. Bella Tanya’nın ölümünden sonra evine dönmüştü. Carlie ve Renee ondaki değişikliği hemen fark etmişlerdi ama kızlarının hayatta olması bu değişikliği görmezden gelmelerine sebep olmuştu. Bella eve döndükten sonra her ne kadar sürekli beraber olsak da onu çok özlüyordum. Her şeyi beraber yapmak hiç ayrılmamak her nefes alışında yanında olmak istiyordum. Evlenme teklifimi kabul etmişti ama bundan henüz ailesine bahsetmemişti. Okul bitmeden ve üniversiteye başlamadan söylemek istemiyordu ama ben artık dayanamayacaktım ve bunu bu akşam Carlie’yle konuşmaya karar verdim. Ben bunları düşünürken Bella’da kapıyı açtı günümü aydınlatan bana hayat veren o mahcup gülümsemesiyle bana baktı ve uçarcasına yanıma geldi. Hafifçe eğildim ve dudaklarına küçük bir günaydın öpücüğü kondurdum. Gözlerimin içine bakarak
_ Günaydın sevgilim dedi işte bu an için bile düşünmeden ölüme gidebilirdim
_ Günaydın dedim tüm cazibemi kullanıp ona gülümseyerek tekrar öptüm. Biran sanki düşecek gibi oldu ama onu hemen tuttum bunun olacağını zaten biliyordum biraz haince olmuştu ama hoşuma gitmişti
_ Hadi gidelim artık hem seninle konuşmak istediğim bir şey var dedim şaşırarak bana baktı hemen arabaya bindi
_ Evet seni dinliyorum
_ Bella ben artık bunu yapmak istemiyorum
_ Neyi yapmak istemiyorsun nedemek istiyorsun.
Ahhhhhhh kahretsin yanlış anlamıştı ama haklıydı da bir başkası da olsa yanlış anlardı hemen düzelttim.
_ Özür dilerim sevgilim yanlış kelime kullandım demek istediğim artık seni evinden alıp okula götürmek istemiyorum istediğim kendi evimizden çıkıp okula gitmek yada gitmemek her neyse Bella ben artık evlenmek istiyorum zaten teklifimi kabul ettin daha ne kadar bekleyeceğiz
_ Ama ya Carlie , Renee onlara ne söyleyeceğim ben evleniyorum mu diyeceğim yoo hayır bunu onlara yapamam
_Bir şekilde eninde sonunda bunu yapmak zorundasın canım. Zaman ilerledikçe onlarla kalman zorlaşacak ve bunun sebebini biliyorsun yaşlanmıyoruz o yüzden onlarla ne kadar çabuk vedalaşırsan o kadar iyi.
_ Hayır Edward bunu yapmayacağım ve kalabildiğim kadar onlarla kalacağım ve bu evlenme işi de üniversiteyi beklemek zorunda kalacak
_ Sen öyle san Bella ben bu akşam babanla konuşacağım ister kabul et ister etme ama bu konuşma bugün olacak ve mezuniyetten sonrada evleneceğiz
_ Saçmalama Edward yapamassın
Ona bakıp gülümsedim
_ Bekle ve gör yapabiliyor muyum yapamıyor muyum görürüz dedim. Bana deliymişim gibi bakıyordu ama umurumda değildi bu akşam bu iş bitecekti. Okula vardığımızda Bella hiç konuşmadı. Bütün derslerimiz aynıydı ve o dersler boyunca da hiç konuşmadı. Başka zaman olsa ne düşünüyor diye kendi kendimi yerdim ama şuan ne düşündüğünü biliyordum. Akşamın nasıl geçeceğini ve Carlie’nin ne tepki vereceğini düşünüyordu. Aslında bende düşünmüyor değildim ama akşamı beklemekten başka çare yoktu aynı Bella’ya söylediğim gibi bekleyip görecektim.
16. bölüm
Eve geldiğimizden beri tek kelime etmemişti ve bu sessizlik beni deli etmeye başlamıştı. Mutfakta bir o yana bir bu yana dönerek bilinçsizce hareket ediyor Carlie için yemek yapmaya çalışıyordu. Sonunda dayanamayarak yanına gittim ama beni fark etmedi bile kolundan tutup onu kendime çevirdim. Neredeyse mutfak tezgâhına yapışmıştı ama bu umurumda değildi şu an tek düşündüğüm onu nasıl sakinleştirebileceğimdi. Yüzünü ellerimin arasına aldım kokusunu derin derin içime çektim gözlerinin içine bakarak
_ Neden bu kadar korkuyorsun sorun ne? Diye sordum onu etkileyebilmek için tüm gücümü kullanarak. Bir süre bana anlamsızca baktı
_ Ben , ben , ben….. Bilemiyorum Edward ya Carlie izin vermese ya sana birşey yaparsa ah Edward bilmiyorum beklide benimki sadece yersiz bir endişe ama Carlie kesinlikle benim hamile olduğumu düşünecek ve eğer bunu düşünürse ben bunu düşünemiyorum bile ben…..
Devam etmesini istemedim ve onu öpmeye başladım. Bu seferki öpücük çok farklıydı bana karşılık veriyordu ama bir umutsuzluk vardı öpüşünde acı çekiyordu. Kollarını belime dolayıp beni kendine çekmeye başladığında bu öpücüğün burada bitmesi gerektiğini hatırladım çünkü şuan bitmese kendimizi yatak odasında bulmamız an meselesiydi. Yavaşça onu kırmadan kollarını belimden ayırdım. Son kez dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. itiraz mırıltıları yükselmeye başlamıştı kendimi tutamayarak güldüm sanırım biraz sesli güldüm ki Bella bana sinirli sinirli bakıyordu.
_ Hep bunu yapıyorsun ve sonunda pişkin pişkin gülüyorsun dedi işte sonunda bana bir tepki vermesini sağlamıştım. Bütün gün onun bu halini özlemiştim ama bu çok uzun sürmedi çünkü Carlie’nin polis arabası sokağın köşesini dönmüştü. İkimizde aynı anda kafamızı sesin geldiği yöne çevirdik.
_ Hazırmısın dedim sanki cevabını bilmiyormuşum gibi
_ Tabiî ki hayır. Ben doğal görünmek için oturdum Bella da yemek hazırlıklarına devam etti ama ikimizde Carlie’nin ayak seslerini dinliyorduk. Sonunda Carlie kapıyı açıp içeri girdi. Silahını ve montunu kapının yanındaki askılığa astı botlarını da çıkardıktan sonra mutfağa geldi.
_ Merhaba Edward nasılsın?
_ Teşekkür ederim efendim dedim mahcup bir bakışla Carlie bana gülümseyerek Bella’nın yanına gitti
_ Hııımmmm…. Harika kokuyor ne pişirdin
_ Fırında soslu tavuk. Hemen yemek istermisin
_ Aslında evet bugün çok acıktım siz yemeyecek misiniz dedi ikimize bakarak Bella bana baktı anlaşılan ne söyleyeceğini hazırlamıştı
_ Hayır baba biz okuldan çıktıktan sonra Edward la bir şeyler yedik ama sana hemen hazırlayabilirim dedi ve seri hareketlerle yemeği hazırlamaya başladı. Carlie ise havadan sudan şeyler anlatıyordu bende anlattıklarını dinliyor cevap verilmesi gereken yerde ona cevap veriyordum. Bella yemeği masaya koydu Carlie’de hemen yemeğe başladı yüz ifadesinden ve düşüncelerinden çok beğendiği anlaşılıyordu. Kendi kendime gülümsedim acaba birazdan da bu kadar huzurlu olabilecek miydi. Beklide biz abartıyorduk beklediğimiz tepki yerine bizi tebrik edip düğünün ne zaman olacağını soracaktı ben bunları düşünürken Carlie yemeğini bitirmişti
_ Çocuklar ben maç seyredeceğim sizin bir planınız varmı. İşte başlıyoruz diye düşündüm Bella ya baktım. Yavaşça Carlie’nin yanına gitti
_ Baba Edward ve benim seninle konuşmamız gereken bir konu var. Carlie tek kaşını kaldırarak hem bana hem Bella ya baktı düşünceleri karışmıştı
_ Tamam içeri geçelim isterseniz burada konuşmak istemesiniz sanırım dedi ve salona gidip koltuğa oturdu. Bizde arkasından gidip oturduk
_ Evet sizi dinliyorum anlaşılan önemli bir konu dedi. Bizim aynı üniversite ye gitmek için izin alacağımızı düşünüyordu belli etmeden güldüm ses tonumu ayarlayarak konuşmaya başladım.
_ Efendim bildiğiniz gibi uzun bir süredir kızınızla beraberim. Onu gerçekten çok seviyorum ve eğer izniniz olursa kızınızla evlenmek için sizden izin istiyorum dedim. Carlie’nin düşünceleri birbirine girdi ne düşündüğünü anlayamıyordum ama bu durumdan hç hoşlanmadığı belliydi ve son anda Bella’nın hamile olduğuna karar verdi. Oturduğu yerde dikleşti Bella’ya döndü
_ Hamilesin değilmi bunu nasılda düşünemedim başka türlü neden evlenmek isteyesiniz ki bunu söylerken neredeyse sinirden delirmek üzereydi
_ Hayır baba hamile falan değilim dedi Carlie inanmamıştı hala hamile olduğunu düşünüyordu
_ Madem hamile değilsin neden evlenmek istiyorsunuz
_ Baba sen annemle neden evlendiysen bizde o yüzden evlenmek istiyoruz yakında üniversite için yanından ayrılacağım evlenmeden Edward la aynı evde yaşamamızı ister miydin? Carlie biraz yumuşamıştı sanki ama bunu bize belli etmiyordu bir süre sessizlik oldu Carlie bir an Renee ile evlendikleri yıllara gitmişti yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oldu
_ Tamam madem hamile değilsin sorun yok o zaman size izin vermekten ve tebrik etmekten başka çarem kalmıyor dedi ikimizide tebrik ettikten sonra
_ Hadi sizin işiniz yokmu maçı seyretmek istiyorum dedi. Aslında maç bahaneydi eğer şuan bu odadan çıkmasak ağlamaktan çekiniyordu hemen Bella’nın odasına çıktık. Eve döndüğünde yüzüğünü çıkartmak zorunda kalmıştı şimdi ise artık yerinde olmalıydı.
_ Yüzüğün nerede diye sordum hemen bilgisayarın bulunduğu çekmeceden kutusuyla beraber getirdi. Kutuyu aldım ve açtım annemin yüzüğü tüm ihtişamıyla parlıyordu yerinden çıkarttım. İkimizde heyecandan yerimizde duramıyorduk Bella’nın sağ elini kaldırdım ve öptüm yüzük parmağına yüzüğü taktım ve yüzükle beraber elini tekrar öptüm sonrada dudaklarımız birleşti. Sabah olduğunda güneşin doğuşunu beraber seyrettik ve yeni günlerin bize neler getireceğini düşünerek güne başladık.
17. Bölüm
_ Lütfen Edward lütfen lütfen lütfen lütfen
_ Hayır Alice.
Alice etrafımda peri kızları gibi hoplayıp zıplıyor ve neredeyse yalvarıyordu.
_ Ama neden? Lütfen düğününüzü ben organize edeyim.
_ Hayır dedim ya Alice daha ne kadar hayır demem gerekiyor söyler misin hem sen yarınki mezuniyet partisini Bella’ya nasıl açıklayacaksın onu söyle.
Alice bir an durdu
_ Bella beni kırmaz sevmese bile mutlaka partiye gelecektir ve emin ol kardeşim bu düğün işini onunlada konuşacağım dedi. Sabahtan beri beni ikna etmek için uğraşıp duruyordu anlaşılan Bella’yı da ikna etmek için bayağı bir uğraşacaktı.
_ Bence Alice sen bizim düğünümüz için uğraşacağına Bella’yı partiye gelmesi için ikna etsen iyi olacak çünkü şuan buraya geliyor ve halinden hiç memnun görünmüyor dedim ve Bela’nın geldiği yere doğru döndüm gerçektende hiç mutlu görünmüyordu ve anlaşılan Carlie parti olacağını ağzından kaçırmıştı. Halbuki Alice Bella duymasın diye ne kadarda uğraşmıştı. Onun bu halini görünce gülmeden duramadım.
_ Alice sen ne yapmaya çalışıyorsun diye çıkıştı Bella
_ Ah hayatım ama bir kere mezun oluyorsun ve bunun da kutlanması gerek dedi Alice tüm şirinliğini takınarak ama Bella yumuşamadı
_ Bütün okul davetli ve ayrıca Carlie de işin içinde benden daha ne kadar saklamayı düşünüyordun
_ Hadi ama Bella sadece bir mezuniyet partisi eğleniyormuş gibi yapamazmısın lütfen her şey ayarlandı bile ve yarın diplomaları aldıktan sonra çok eğleneceğiz
_ Sen eğleneceksin Alice ben değil
_ Ama geleceksin değilmi? Alice bütün masumluğunu takınmış Bellayı ikna etmeye çalışıyor bende onların bu haline fazlasıyla gülüyordum Bella bana döndü
_ Sende geleceksin değilmi diye sordu
_ Tabiî ki geleceğim sevgilim Alice bir parti veriyorsa muhakkak gitmek gerek sende benim eşim olarak geleceksin ve gecenin en güzel kızı olacaksın dedim. Bana bakarak gülümsedi
_ Tamam ozaman mecburen geleceğim
_ Bu sorunu da halettiğimize göre ozaman diğer konu ya geçebiliriz dedi Alice Bella ise anlamayarak benden bir açıklama beklercesine bana baktı
_ Bu sorunu aranızda çözeceksiniz canım ben söylenebilecek her şeyi söyledim karar senin olacak
_ Ne kararı
_ Düğününüz canım lütfen düğününüzü ben planlayabilirmiyim dedi yine en masum halini takınmış ellerini arkasında birleştirmiş bir sağa bir sola sallanıyordu ve şuan aynı 5 yaşında yaramazlık yapmış bir çocuk gibi duruyordu
_ Alice saçmalama ben düğün falan istemiyorum dedi Bella sinirle
_ Ama neden kim düğün istemezki hem bak çok güzel bir düğün olacak lütfen lütfen
_ Hayır Alice düğün falan olmayacak sen yarınki partiye geldiğime dua et
_ Offfffff ne haliniz varsa görün
_ Aaaaa bu arada Alice partiye çağırmak istediğim biri var. Alice ve ben şaşkınlıkla ona baktık kimi çağırmak istiyorduki
_ Jacop’uda çağırmak istiyorum dedi ikimizde aynı anda
_ HAYIR
_ HAYIR dedik
_ Ama neden o benim arkadaşım ve partide benim adıma veriliyorsa istediğim kişiyide çağırmak hakkım
_ Hayır sevgilim onun sana karşı olan hislerini biliyorum o yüzdende o bu partiye gelmeyecek dedim
_ Onun bana karşı bir hissi falan yok Edward hem senin haberin yok sanırım Jacop benim dönüşüm sürecinde nişanlandı dedi. Çok şaşırmıştım ne zaman nişanlanmıştı ve kiminle
_ Jacop nişanlandı öylemi kimine?
_ Leahla
Bu beni dahada şaşırtmıştı anlaşılan onların burada olması bayağı enteresan olacaktı
_ Peki Jacop burada olmayı isteyecekmi diye sordum
_ Bakalım önce onu aramam gerek diyerek içeri salona geçti. Telefonunu aldı ve Jacob’u partiye davet etmek için aradı…..
18.bölüm
Gökyüzü yavaşça aydınlanıyor güneş yeni bir güne merhaba demeye hazırlanıyordu. Bella ise kollarımda yatıyor beraber pencereden güneş ışıklarının yeryüzünü aydınlatmasını seyrediyorduk. Saate baktım Carlie birazdan uyanırdı gitme vakti gelmişti. Son kez saçlarının kokusunu içime çektim ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum.
_ Gitme vakti sevgilim birazdan baban uyanır
_ Biliyorum biliyorum. Beni bekleyecekmisin
_ Seni sonsuza kadar bekleyeceğim sevgilim
_ Yapma Edward ne demek istediğimi biliyorsun dedi utanarak ona gülümseyerek
_ Biliyorsun canım seni okula baban getirecek o yüzden ben burada olmayacağım okulda görüşürüz aşkım dedim ve pencereden atlayarak eve doğru yola çıktım.
Okul müdürü sırayla diplomaları dağıtmaya başlamıştı Alice ve benim ismimi söylediğinde sessizce önümüzde oluşan sıraya girdik ve en sonunda bu kaçıncı olduğunu hatırlamadığım diplomamı aldım. Benim hemen arkamdan da Bella diplomasını almıştı. Yanına gitmeye çalışıyordum ama bu çok zordu etrafı arkadaşlarıyla doluydu ve herkes birbirine veda ediyordu. En nihayetinde ona ulaştım ve sıkıca sarıldım
_ Tebrik ederim bayan Swan
_ Teşekkür ederim dedi her zamanki utangaçlığıyla birden Alice de yanımızda belirdi
_ Tebrik ederim Bella akşamki parti için hazır mısın? Bella’nın yüzü birden karardı bu partiye gelmek istemediği çok belliydi
_ Yanında olacağıma söz veriyorum sevgilim diyerek onu yüreklendirdim
_ Akşama görüşürüz Alice. Edward benim şimdi gitmem gerek Carlie orada beni sabırsızlıkla bekliyor dedi Carle’nin olduğu tarafa dönerek
_ Tamam o zaman akşama görüşürüz dedim ve Bella da babasının yanına gitti.
Eve gidip Alice’in son hazırlıkları tamamlamasını seyrettim. Nihayet akşam olduğunda sabırsızlanmaya başlamıştım onu görmeyeli çok kısa bir zaman olmasına rağmen deli gibi özlemiştim kokusu burnumda tütüyordu. Carlie’nin polis arabasının sesini duyduğum da onu karşılamak için dışarı çıktım. Arabadan indiğinde Tanrıya bana bu güzelliği bağışladığı için şükrettim. Mavi şifon elbisesiyle rüya gibiydi. Babasına veda ettikten sonra uçarcasına yanıma gelip kollarını boynuma doladı. Bense bütün gün özlediğim kokusunu içime çektim
_ Çok güzelsin diye fısıldadım kulağına ve içeri girdik. Henüz bizimkilerden başka kimse yoktu
_ Kimse gelmemiş dedi şakınlıkla
_ Birazdan gelmeye başlarlar dedim ve kapının ilk zili çaldı ve gelenlerin ardı arkası kesilmedi. Ben, Bella ve Alice gelenleri tek tek karşıladık ve parti başladı kulakları sağır eden müzikle herkes dans ediyor eğleniyordu. Hatta Bella bile eğleniyordu.
_ O kadarda zor değilmiş dedim beline sarılarak. İlk önce ne demek istediğimi anlamadı ama sonra anlayınca
_ Yanımda olduğun sürece hiçbir şey zor değil dedi gülümseyerek. Onun bu gülüşü için canımı bile verebilirdim.
_ Hadi dışarı çıkalım biraz dedim ama kapı yine çaldı ve aynı zmanda burnuma keskin bir koku geldi
_ Sanırım şimdi çıkamayacağız misafirlerin var diyerek kapıyı açmaya gittim. Bella ise kim olduğunu anlamaya çalışıyordu kapıyı açtığımda iki kurt adam daha dorusu biri kurt adam diğeri kurt kadın karşımda duruyordu. Bunun nasıl olduğunu düşünmeye başlamıştım ki Bella’nın sesi düşüncelerimi böldü.
_ Jacop gelmene ne kadar sevindim anlatamam dedi ve koşarak ona sarıldı. Jakop Bella’nın kokusuyla biraz burnunu kırıştırsa da ona karşılık verdi.
_ Sizin adınıza ne kadar sevindim anlatamam Jacop bunu bana söylemeliydin Carlie söylediğinde inan çok şaşırdım
_ Üzgünüm Bella biz Leah’la nişanlanmaya karar verdiğimizde ve nişanlandığımızda sen burada değildin ayrıca sürekli onunla beraberdin dedi başıyla beni göstererek.
_ Tamam tamam bu konuyu uzatmayacağım ama düğününüze çağırırsın herhalde
_ Tabiî ki Bella seninde düğünümüzde olmandan mutluluk duyarız dedi Leah. Ne kadar mutlu olduğu gözlerinden belliydi. Onlarla biraz daha konuştuktan sonra sonunda dışarı çıktık. Evden uzaklaşınca onu kendime çekip öpmeye başladım. Bu öpücüğüm farklıydı istekliydi, şefkatliydi ve sahipleniciydi. Belada b unu fark etmiş olacak ki
_ Kıskandın mı diye sordu. Kıskanmış mıydım evet kıskanmıştım Jacop her ne kadar nişanlı olsada ve düşüncelerinde Bella’ya karşı hiçbir düşünce görmediğim halde kıskanmıştım. Bu elimde değildi o kiminle konuşursa konuşsun kıskanıyordum.
_ Sanırım biraz dedim sesimin tonunu ayarlamaya çalışarak. Bana gülümsedi ve yere uzandı bende yanına uzandım. Gök yüzündeki yıldızları ve ay’ı seyretmeye başladık. İkimizde sessizdik ama bu sessizliği bozmak zorundaydım.
_ Bella nasıl bir düğün istersin diye sordum hiç düşünmeden
_ Düğün istemiyorum dedi
_ Peki baban ve annen düğününde olmak istemez mi
_ Onların ne istediği pek umurumda değil Edward sadece sen ve ben önemliyiz dedi bana dönerek.
_ O zaman Vegas ta evlenebiliriz sadece sen ve ben oradan da balayına gideriz sonrada eğer istersen üniversite eğer istemessen dünyayı dolaşabiliriz dedim
_ Önce bir evlenelim gerisi kolay ama Vegas fikri hoşuma gitti dedi.
Şuan ki mutluluğumu hiç kimse bilemezdi adeta yerimde duramıyordum en kısa zamanda evlilik gününü kararlaştırmalıydık ama şimdi değil diye düşündüm. Şimdi önemli olan Bella’ydı. Gece yıldızlar ve ay da önemliydi çünkü aşkımıza şahitlik yapıyorlardı.
19. bölüm VEGAS
Carlie’yi ikna etmek kolay olmamıştı. Ona Vegas’a gidiyoruz dediğimde beni neredeyse tüfeğiyle vuracaktı ama ne yapıp edip bir şekilde gönlünü almıştım tabi bir şartla eve döndüğümüzde küçük bir aile kutlaması yapacaktık. Bella bundan hiç hoşlanmayacaktı ama en azından Carlie’nin ve Alice’nin bir şekilde mutlu olduklarını bilmek güzeldi. Aslında Alice bu durumdan hiç hoşnut değildi, daha büyük bir parti istiyor ve az kişiyle parti yapılmayacağını düşünüyordu ama ben ona eğer bunu kabul etmese parti falan olmayacağını söylediğimde mecburen kabul etmek zorunda kalmıştı. UçaK kalkalı iki saat olmuştu ve daha iki buçuk saatimiz vardı. İki buçuk saat sonra omzumda yatan dünyanın en güzel kızı benim güneşim karım olacaktı bu düşünceyle kıkırdadım. Bella hafifçe doğruldu büyülü bakışlarıyla bana bakarak beni kendimden geçirdi ama sorusuyla toparlandım
_ Neden gülüyorsun?
_ hımm….. güzel bir soru nedenini gerçekten öğrenmek istiyormusun?
_ Ah Edward soruma soruyla cevap veriyorsun tabiî ki öğrenmek istiyorum lütfen. İşte bu sihirli sözcüktü ona neden güldüğümü söyleyecektim ama biraz muziplik yaparak
_ Seni düşünüyordum sevgilim karım olduğunda geceleri nasıl değerlendireceğimizi biliyorsun geceler çok uzun dedim gülümseyerek o ise utanarak başını öne eğdi ve hiçbir şey söylemedi. Amacıma ulaşmış onu utandırmıştım. Bu haline bayılıyordum eskisi gibi yüzü kızarmıyordu ama gözlerinin rengi koyulaşıyor ve bedeninden yükselen ısı artıyordu. Bunları hissetmek benim için evrenin en güzel duygusuydu.
Hostesin duyurusuyla kemerlerimizi bağladık. Uçak indiğinde ve biz hava alanından dışarı çıktığımızda ikimizde heyecanlandık. İşte sonunda Vegastadık heryer neon ışıklarıyla sanki gündüzmüş gibi aydınlıktı. Etrafımız oteller, kumarhaneler ve gece klupleriyle doluydu. Burası tamamen ayrı bir dünyaydı. Biraz daha ilerledikten sonra aradığımız yeri bulduk. Küçük bir klise görünümündeydi içei girmeden son kez sormak istedim
_ Sevgilim bunu yapmak zorunda değilsin biliyorsun Alice bize harika bir düğün planlayabilir dedim. Bunu sordum çünkü kafasında hiçbir tereddüt kalsın istemiyordum
_ Hayır istemiyorum tüm o gelinlik, yüksek topuklu ayakkabılar, etrafta bana bakan bir sürü insan, hayır Edward istemiyorum hatta kendimi hayal bile edemiyorum dedi ve beni çekiştirdi
_ Hadi gidip evlenelim
İçeri girdiğimizde ikimizde güldük. İçerisi çok komikti Elvis Presley kılığında bir rahip kovboy şapkası takmış vestern filmlerinden fırlamış bir çifti evlendiriyordu. Elvis rahibin yanındaysa sırada olan insanları sırayla çağıran ve onların nedimeliğini yapan Marilyn Monroe kılığında birde kadın vardı. Marilyn yanımıza geldi ve şuh bir sesle
_ Size nasıl yardımcı olabilirim dedi ama bunu söylerken sadece bana bakıyor ve aklından ‘tanrım bu çocuk mükemmel benim olmalıydın’ diye geçiriyordu. Bella bunu fark etmiş olacak ki elimi daha çok sıktı beni hafifçe arkaya doğru iterek
_ Tabiî ki ne yapmamız gerekiyor dedi ve hafifçe tıslamayıda unutmadı onun bu hali benim ona dahada çok aşık olmamı sağlıyordu. Marilyn’e istediği tüm evrakları verdik ve oda bizi birazdan çağıracağını söyleyerek yanımızdan uzaklaştı. Bense hala sırıtıyordum ama mideme yediğim bir dirsek darbesiyle inledim
_ Ahhhhhh bunu neden yaptın canım acıdı
_ Sen neden olduğunu gayet iyi biliyorsun bay Cullen
_ Nedenmiş bayan Swan?
_ Kadın içine düşecekti neredeyse ve sen sürekli sırıtıp onu cesaretlendirdin
_ Tamamen yanlış anlamışsın sevgilim ben gülümsüyordum ama sahte Marilyn’e değil senin beni sahiplenmen hoşuma gitti o yüzdende gülümsüyordum
_ Tamam tamam boşver bu konuyu uzatmayacağım dedi kaşlarını çatarak beklemeye başladı. Birkaç dakika sonra bizi çağırdılar. Bella’nın iki dakikada bir atan kalbi hızlanmıştı. Elvis kılığındaki rahibin yanına gittik
_Kilisemize hoş geldiniz. Hemen başlamamı istermisiniz? İkimizde aynı anda
_ Lütfen diye cevap verdik. Rahip klasik sözlerin dışında şeyler söylüyordu ama ben bunların farkında değildim bella’ya bakıyor ve onun gözlerinin renginde kendimi kaybediyordum
_ Siz bay Cullen bayan Swanla evlenmeyi kabul ediyormusunuz?
_ EVET
_ Siz bayan Swan bay Cullen la evlenmeyi kabul ediyormusunuz?
_ EVET
_ O zaman bende sizi bana verilen yetkiye dayanarak karı koca ilan ediyorum gelini öpebilirsiniz dedi ikimizde şaşkındık ne yani bu kadar kolaymıydı diye düşünüyorduk bu düşüncelerin arasından rahip Elvis bizi çıkardı.
_ Hadi ama gençler öpüşün artık sırada bekleyen çok gelin ve damat var. Ona bakıp kahkahayla güldük. Bella’yı kendime çekip dudaklarına küçük ama etkili bir öpücük kondurdum ve kulağına
_ Devamı gelecek diye fısıldadım. Beraber hızla dışarı çıktık
_ Eeeeeeeee sevgili eşim şimdiki planınız nedir diye sordu
_ Hımmmmm şimdiki plan ilk uçağa atlayıp Forksa dönmek
_ Ne yani forksamı gideceğiz dedi şaşırarak
_ Evet sevgilim dedim ve başka bişey söylemeden onu havaalanına sürükledim. Şansımıza hemen bir uçak bulduk ve forksa doğru yol aldık.
20. bölüm KULÜBE
Neredeyse on saattir yollardaydık ama sonunda gelmiştik. Bana her zaman huzur veren kendimle baş başa kaldığım tek yer tüm güzelliğiyle karşımızda duruyordu. Yanımda Bella olunca burası bana daha da güzel görünmeye başlamıştı. Onu buraya getirmiştim çünkü evlenme teklifimi burada yapmıştım ve beraber geçireceğimiz bu geceyi de burada geçirmek istedim. Bella’nın elini daha sıkı tuttum ve ahşap kulübeye doğru ilerlerdik. Alice’i tamamen unutmuşum ama anlaşılan o bizi unutmamış. Kulübenin etrafı küçük mumlar ve kırmızı kadife gülerle doluydu. Dışarısı böyleyse içeriyi düşünemiyordum bile. Merdivenleri çıkıp kapının önüne geldiğimizde durdum
_ Gelini eşikten kucakta geçirmek adettir dedim gülümseyerek
_ Ya gelin kucakta geçmek istemese?
_ Hımmm… sanırım bu doğru bir davranış olmaz bayan Cullen dedim ve onu kucağıma alarak içeriye girdik. Alice içerisini de unutmamış güller, tütsüler ve kokulu mumlarla donatmıştı işin ilginç yanı mumları takip ettiğinizde doğruca yatak odasına gidiyordunuz. Alice bunun için bir ara mutlaka teşekkür etmeliydim. Mumlardan oluşan yolda ilerleyerek yatak odasına gittik. Bella’yı yavaşça yatağa bıraktım.
_ Yorgun musun?
_ Hayır ya sen?
_ Hayır tabiî ki de dedim ve yanına oturdum ellerini saçlarımın arasına soktu
_ Yorgun olmayabilirsin ama acilen beslenmen gerekiyor sevgilim dedi bir yandan da saçlarımı okşuyor ve boynuma küçük öpücükler konduruyordu. Derin bir iç çektim
_ Evet açım bayan Cullen ama açlığımın ne olduğunu gayet iyi biliyorsunuz diyerek onu yatağa tamamen yatırdım ve kollarımla onu hapsettim
_ Sanırım bu açlığınızla başa çıkabilirim bay Cullen dedi ve dudaklarımı dudaklarıyla örttü
*******************************************************************************************
İkimizde zamanın nasıl geçtiğinin farkında bile değildik kulübeye geleli üç gün olmuştu ve biz sadece bir kere avlanmak için dışarı çıkmıştık. Onun dışında sadece kulübede ve şelale de zaman geçiriyorduk. Kendimi hep ‘sen kötüsün’ diye yargılamıştım anlaşılan yüz yıllık hayatımda bir iyilik yapmıştım ki tanrım bana bu güzelliği bağışlamıştı. Onu kaybetmek istemiyordum hatta kaybetme fikri bile beni çileden çıkartmaya yetiyordu. Bu düşünceleri kafamdan uzaklaştırarak karanlığıma ışık getiren kişinin Bella’mın yanına gittim. Köşedeki şöminenin yanına oturmuş yanan ateşi seyrediyordu. Kısa bir anlığına onu seyrettim sonra yanına giderek onu kollarıma aldım ve uzun bir öpücükle onu özlediğimi söyledim
_ Sıkıldın mı? Dedim kulağına fısıldayarak
_ Asla sen yanımdayken nasıl sıkılabilirim ki dedi ve bana daha da sıkı sarıldı.
_ Şelaleye yüzmeye gitmeye ne dersin
_ Tamam ben üzerime uygun bir şeyler giyip geliyorum
_ Seni orada bekliyorum dedim ve çıktım ağaçların arasından şelaleye doğru ilerledim.
Suya girdiğimde etrafta olan bütün küçük balıklar sanki köpek balığı görmüşçesine kaçıştılar onların bu hali beni güldürdü. Ben suda balıklara gülerken arkamdan gelen ayak sesleri duydum. Gelen tabiî ki Belaydı. Ona döndüm karşımda bütün güzelliğiyle duruyordu üzerinde sadece küçük bir havlu vardı. Sanırım havluyu çıkarıp çıkarmamak arasında kararsız kalmıştı. Suyun kenarına kadar geldi ama orada durdu
_ Bir sorun mu var sevgilim? Diye sordum ama cevap alamadım sadece bana bakıyor ve afifçe gülümsüyordu
_ Hadi ama Bella neler oluyor söy……. Ağzım bir karış açık kaldı ve cümlemi tamamlayamadım havlusunu bir tarafa bırakıp yavaşça suya girip yanıma geldi.
_ Sanırım bu sefer sende bir sorun var sevgilim dedi benim şaşkınlığım onu tamamen eğlendirmişti
_ beni çok şaşırttın canım. İnan yanıma çıplak geleceğin hiç aklıma gelmemişti ama bu sürpriz çok hoşuma gitti dedim ve onu kendime çekerek öpmeye başladım. Etraf sessiz, su harika bella ise muhteşemdi.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]bu resimler benim hayalimdeki kulube ve şelale resimleri kızlar fan yapımı bella ve edward da cabası