Twilightfan_ TR Alacakaranlık Efsanesi İle İlgili Herşey. Filmler, kitaplar, oyuncular hakkında en güncel konular ve çok daha fazlası... |
|
| Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! | |
|
+11nağme ßusRa_ßeLLa Catherine seher derya notizia Twilight110 mesecina june Forever.EDWARD nosi 15 posters | |
Yazar | Mesaj |
---|
nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Salı 22 Ara. 2009, 15:13 | |
| Melis 12 yaşında tüm çocuklar gibi hayatını yaşıyordu. Ta ki okul gezisine gidene kadar! İşte o zaman tüm hayatı değişti. Çünkü şeytanlar hayatını cehenneme çevirmek hatta kendini öldürmesini sağlamak için onu seçmişlerdi. Melis tam bir cehennem hayatı yaşıyordu. Ta ki ışığını fark edene kadar! Değerli okuyucularımız işte huzurunuzda Cehennemdeki Işık… İyi okumalar…
1.Bölüm
Şeytanlar…
Bu sabah uyandığımda bir farklılık olsun isterdim. Neden bende diğer genç kızlar gibi hayaller kurarak uyuyamıyordum? Uyandığımda sabahın güzelliğini doyasıya yaşamak, çevremde olanları algılayabilmek isterdim. Ama ben bunlardan çok uzağım, tozpembe hayallerim yok? Fazla bir şey istemiyorum. Sıradan hayallerim olsun, ne bileyim deli gibi sevmek, aşık olmak ya da üniversiteyi kazanıp, doktor olmak gibi hayaller. Ah bunları çok isterdim, tabi şu beynimin içindeki, kendisine insan görünümü vermiş şeytanlar olmasaydı. Bu şeytanlara rastladığım güne geri dönmek, her şeyi değiştirmek isterdim……. 12 yaşındaydım, okulun düzenlediği kır gezisine katılmıştım. En yakın arkadaşım, sırdaşım Merve ve sınıftaki diğer arkadaşım İclal, Esma ile beraber saklambaç oynuyorduk. Ben bir ağaç kovuğu gördüm, saklanmak için iyi bir yer olduğunu düşünmüştüm. Ağaç kovuğuna girdiğimde, bir ışıltı fark ettim ve o ışıltılı şeyin, ne olduğuna bakmak için elime aldım. Üzerinde BUNDAN SONRA SENİNLEYİZ diye yazıyordu. Ne oldu, ne bitti hiç bir şey anlamamıştım. Sadece çok korktuğumu ve ürperdiğimi hissettim. Birden elimden yok oldu. Hayal gördüğümü düşünmüştüm ama Daha sonra rüyalarımda 3 kişi görmeye başladım. Sürekli bana ‘’senin yüzünden buradayız. Bizi sen tekrar dünyaya getirdin” dediler. Bana nefret dolu gözlerle bakıyorlardı. Kabuslarım bitmiyordu. Sonra bu 3 kişiyi uyanıkken de görmeye başladım ve hayatım böylece kabusa dönmüş oldu.
Günlerden Salı, her gece olduğu gibi, üst kattaki odama yatmak için çıktım. Odam bir genç kız odası havasında değildi. Bunu önemsemiyordum. Fazla eşyam yoktu Sadece Tek kişilik bir yatak ve üzerinde bilgisayarımın durduğu çalışma masam. Duvarları sarı renge boyalı, sade bir oda. Hayatım kabusa döndüğü için sessiz, içime kapanık, hayattan tamamen kopuk yaşıyordum. Ve yine sesler duymaya başladım. '' Melis , Melis ,Melis .'' ahh… bunlar beynimi yiyorlar. Yatağımda huzurla uyuyamıyorum. Kendi odamda, derste, yolda hiç bir yerde peşimi bırakmayacaklar. Lanet olsun o güne. Tanrım, ben ne yaptım ki hayatım böyle kabusa döndü. Hala susmuyorlar . Ellerimle kulaklarımı kapatıyorum ama ne çare? Karşımda bir adam, 50 yaşlarındı iri yapılı uzun boylu, siyah saçları, öfkeyle bakan donuk kırmızı renkte gözleri var. ismi Mehmet ve onun eşi olan Feyza, oda 45 yaşlarında onun gibi iri yapılı orta boylu, siyah düz saçları beline kadar geliyor. Birde onun çocuğu ismi Eğmen 18 yaşında 1,70 boylarında güzel bir vücut yapısına sahip, kahverengi saçlara ve aynı saç tonuna sahip gözleri var. Aslında çok yakışıklı iyi bir çocuğa benziyor. Tek kötü şansı onların çocukları olmak… Artık onlarla yaşamaya alıştığımı sanıyordum ama maalesef alışamamışım.
2. BÖLÜM OYUNLAR
“ Melis, Melis .'' diye sürekli bana sesleniyorlar. ''ne var ? Ne ? ne istiyorsunuz benden? '”
Ah inşallah bunu yüksek sesle söylememişimdir. Annemler muhtemelen uykularının en güzel yerindedirler, onları uyandırmak istemem. Her günleri zaten benim yüzümden üzüntüyle geçiriyor. Bazen acaba benden kurtulmak istiyorlar mıdır? Diye düşünmüyor değilim. Ben, benim gibi bir ruh hastasından kurtulmak isterdim.
''öldür, Melis öldür!''
''ne saçmalıyorsunuz? Kimi? Aklınızı mı kaçırdınız? Beni katil mi yapacaksınız ?'' çıkın artık beynimden.
''onları öldür seni istemiyorlar, sevmiyorlar.''
“Kimleri öldüreyim? Neden sevmiyorlar ?”
''annenle babanı. Seni sevdiğini mi sanıyorsun?'' ah bu kadın ne diyordu böyle yattığım yerden hızlıca doğruldum. Bunlar aklını mı yitirmişti böyle… ''ne? ne saçmalıyorsunuz yine. Rahat bırakın beni artık bunu bana yaptıramayacaksınız. Tabiî ki beni seviyorlar.''
seviyorlar mıydı acaba.. Diye düşünmeye başladım. ahh yine benim beynime girip bana bir şeyler yaptırmaya çalışıyorlardı.. ''babanın sana nasıl baktığını görmedin mi? nefret ediyor senden.'' evet bu akşam değişik bir bakışını yakalamıştım. ahhh.. Kapatın çenenizi! Yeter! Allah ım neler düşünmeye başladım, onları dinlemeyeceğim.
''gidin başımdan, gidin artık rahat bırakın beni.'' dedim fısıltıyla ama biliyordum ki rahat bırakmayacaklardı. Hep benimle uğraşacaklardı hep. Lanet olsun. Onların beynimi yıkamalarına izin vermemek için kulaklarımı kapatıp, şarkı mırıldandım ve gözlerimi sımsıkı yumdum. Ve öylece uyuya kaldım.
Sabah kalktığım da yine aynı yerde bekliyorlardı. Şimdi yapacak işlerim olduğu için onları görmezden ve duymazdan gelmek, biraz daha kolaylaşıyordu. Ne kadar kolay olabilir ki… Yataktan çabucak çıkıp yatağımı düzelttim sonra banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Dişlerimi tam yedi kere fırçaladım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Sonra annemin yaptığı gözlemelerin kokusunu takip ederek mutfağa yöneldim.
Annem Serpil her zaman ki güzelliği, ince fiziği, uzun boyu, omuzlarına kadar inen hafif dalgalı sarı saçlarıyla tezgahın önünde tıpkı bir melek gibi duruyor. Güzellik olarak anneme benzemiş olmaktan dolayı çok şanslıydım. Keşke bende onun gibi normal bir yaşantıya sahip olsaydım. Bir yandan kendi içimden isyan ederken bir yandan Hiçbir şey olmamış gibi normal davranmaya çalışarak.
''hımmm. Bu güzel kokuları neye borçluyuz annecim.'' dedim gülümseyerek. Yanımda üç tane yabancıyla..
''ahh günaydın kızım. Sana gözleme yaptım. Çok sevdiğini biliyorum okula gitmeden yemeni istedim.'' ah birde bu şeytanlar beni sevmediklerini söylüyorlardı.
''sevmiyorlar zaten numara hepsi.'' kes sesini aptal kadın demek istedim ama sadece durduğu yöne bakmakla yetindim ama annemin gözünden kaçmadı. Üzüntüyle başını yaptığı gözlemelere çevirdi, görmezden gelmeye çalıştı... onları böyle üzmekten nefret ediyordum... Kendimi yaksam mı acaba?
''sağol anne çok düşüncelisin.'' dedim bütün neşem-yapmacık olan neşem-silinmişti. Her günümü böyle mahvetmek zorundalar mıydı? Annemin yaptığı gözlemelerden çabucak yiyip hemen hazırlanıp
‘’ annecim bugün 4 dersim var saat 1 de evde olurum ‘’ deyip evden çıktım.. tabi onlarda peşimde..
Orta halli bir ailedeydik bu yüzden okula servisle gitmeyi reddedip otobüsle gitmek istediğimi söyledim. Zaten tedavilerim için bir sürü masraf yapıyorlardı.. Her ne kadar işe yaramasa da onları daha fazla zora sokmak gereksizdi..
Otobüse bindim ve boş bir yer bulup oturdum... Karşımdaki çocuk pişmiş kelle gibi sırıtıyordu dişlerimi sıktım komik mi görünüyordum?
En son nosi tarafından Salı 03 Mayıs 2011, 21:46 tarihinde değiştirildi, toplamda 35 kere değiştirildi | |
| | | Forever.EDWARD Site Kurucusu ve Yönetici
Paylaşım Gücü : 2234 Tür : Vampir Yaş : 44 Nerden : Venüs- Aşk Gezegeni Kayıt tarihi : 17/12/09 Lakap : Team EDWARD ( Edward Hastası)
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Salı 22 Ara. 2009, 15:25 | |
| bak sen buradada paylaşırmış bu muhteşem hikayeyi herkese tavsiye ederim | |
| | | june Emekli Yönetici
Paylaşım Gücü : 344 Yaş : 42 Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Salı 22 Ara. 2009, 16:46 | |
| vayyyyyyyy enteresan ve sürükleyici olacağa benziyor devamını sabırsızlıkla bekliyorum | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Çarş. 23 Ara. 2009, 06:14 | |
| Canım Banu cum siten olurda biz hiç hikayemizi paylaşmazmıyız Umarım beğenilir. June çok teşekkürler. Güzel yorumunu esgirmedin bizden. :flower: | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Yeni bölüm Perş. 24 Ara. 2009, 11:41 | |
| 3. bölüm İSYAN
Otobüse bindim ve boş bir yer bulup oturdum... Karşımdaki çocuk pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Dişlerimi sıktım komik mi görünüyordum?...
Dayanamayıp çocuğa
'' Ne sırıtıyorsun… komik olan ne?'' dediğim anda karşımdaki çocuk gitmiş kravatlı bir bey duruyordu.
''Affedersin küçük hanım bir şey mi dediniz? '' ah Allah'ım şimdi oda daha ilk görüşte deli olduğumu düşünüyor olmalıydı.-ki öyleydim zaten- çok utanç verici bir durum zoraki bir gülüşle
''aklıma bir şey geldi de kendi kendime konuşuyordum. Sizinle alakası yok.'' dedim.
Neyse ki okul durağına gelmiştim. Otobüsten iner inmez okulun en popüler –Merve ve bana göre salak- 4 kızı, Filiz, Buse, İrem, Serpil ile karşılaştım bana deliymişim gibi bakıp gülüyorlardı. O sırada Merve yi gördüm, olayı görüp moralimin bozulduğunu fark edince yüzünde kocaman bir gülümsemeyle yanıma geliyor, bir yandan el sallıyordu.
“Günaydın Melis’cim. Nasılsın canım,”
“İyiyim “ dedim soğuk bir şekilde. O anki ruh halimi anladığı için üstüme varmadı. Neyse ki Merve vardı o en azından benim gerçekten arkadaşım, dostum, sırdaşım. O olmasa ben ne yapardım. Beni hiç yalnız bırakmadı. Hep destek oldu. Merve daldığımı fark edip hemen
” Ders başlayacak geç kalacağız hadi” deyip beni okula doğru çekiştirmeye başladı. Koşar adım derse yetiştik. Felsefe öğretmenimiz Murat bizim arkamızdan derse girdi. Öğretmenimizin söylediklerine hiç yoğunlaşamadım. Herkes bir an önce zil çalsın teneffüs olsun diye beklerken, ben hep derste kalmak istedim. Çünkü teneffüste karşılaşacağım bakışlar beni hep rahatsız ediyor. Ben bunları düşünürken zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmadım. ve zil çaldı. Herkes dışarı çıktı ben çıkmak istemedim. Böylelikle teneffüs bitti ve 2. derse Müzik öğretmenimiz Leyla hanım geldi.
Bugün bize şarkı söyletecekti. Beni kaldırmaması için Allah a dua etmeye başladım. Kaldırırsa ne diyeceğim diye de bir yandan düşünüyordum ki Leyla hoca
“Melis şimdi sen söyle” dedi. Bende hemen aklıma ilk gelen yalanı söyledim “hocam soğuk almışım boğazlarım çok ağırıyor bugün söylemesem olur mu?”
Leyla hocada ‘’peki bugünlük söyleme’’ dedi. Ve böylelikle bu dersi de atlatmış oldum.
Nihayet okul bitmişti. Merve servise bindi ve evine gitti. Bende otobüs durağına doğru yürürken fısıldaşan çocukları gördüm. Kim bilir neler söylüyorlardı hakkımda.. Evet hasta olabilirim ama benden bir vebalı gibi kaçmalarına ne gerek vardı ki. Sanki ölümcül bir virüs taşıyorum Neyse ki okulun en çalışkan öğrencisiydim tüm notlarım süper, her dönem takdir alıyorum. Sanırım bunu hastalığıma borçluydum beynimi biraz daha hızlı çalıştırıyordu..
Evden dışarı çıkmıyor o şeytanlar yokmuş gibi yapıp sürekli ders çalışıyordum. Ama tüm notları sıfır olan bir öğrenci olmayı tercih ederdim.. Okuldaki öğrencilerde en çok kıskandığım şey mutlu bir hayat yaşıyor olmaları idi. Ben bunları düşünürken el ele tutuşmuş sevgilileri gördüm. Ben bunu hiç bir zaman yaşayamayacaktım.
Kim benim gibi bir ruh hastasıyla birlikte olmak isterdeki aslında güzel alımlı bir genç kızım. Anneme benziyorum mavi gözlerim, belime kadar uzun sarı kahve karışımı kıvırcık saçlarım, tenim beyaz ve uzun boyluyum, vücut hatlarım gayet güzel bir kızım ama beni beğenen her erkek garip davranışlarımdan sonra bana bakmamaya özen gösteriyorlar. Beynimdeki yabancılarla uğraşmaktan kimseyi göremiyordum ki..ama aşık olmak güzel olurdu belki….
Ben bunları düşünürken saatin geç olduğunu fark ettim. Hemen eve gittim. Annemin telaşlı bir şekilde beni beklediğini gördüm. Beni moralim bozuk eve geldiğimi görünce çok endişelendi. Başıma bir şey geldiğini ya da benim birine bir şey yaptığımı düşünmüştür kesin. Koşarak yanıma geldi
“Neyin var kızım ne oldu neden moralin bu kadar bozuk” bir an titremeye başladım ve içimdeki bütün isyanı anneme döktüm.
“ annecim neden bende diğer insanlar gibi normal değilim? Neden bu şeytanlar beni bırakmıyorlar? Merve den başka hiç arkadaşım yok. Hiçbir zaman beni seven, bana aşık olan bir erkek hayatımda olmayacak.” Hıçkırıklarımdan dolayı artık konuşamıyordum.
”Bunların hepsi geçecek kızım sen hiç üzülme. Onlardan bir şekilde kurtulacaksın. Biz hep senin yanında olacağız, sana destek vereceğiz yeter ki sen üzülme ve pes etme”
“Ama anneciğim ben normal değilim etrafımda sadece benim gördüğüm insanlar var ve ben onlarla her gün konuşuyorum daha dün akşam bana sizi öldürmemi söylediler düşüne-….” Ağlamaktan cümlemi bitiremedim.
''biliyorum dün akşam baban ve ben bütün konuştuklarını duyduk. Ama sana güveniyoruz. Bununla başa çıkabileceğini biliyoruz.” Artık annemin bu sözlerine yüreğim dayanmadı onları bu şekilde üzmeyi kaldıramıyordum. Gözyaşlarımı durduramıyordum. Bütün kelimeleri yüksek sesle söylemiştim kendimden utanıyorum. Hıçkıra hıçkıra odama koştum ve kendimi odaya hapsedip saatlerce ağladım.. O şeytanlar ise hala bana gülüyorlardı. Elime bir kitap alıp fırlattım
''gidin başımdan.''
4.BÖLÜM
GEÇMİŞTE KALAN
. Hıçkıra hıçkıra odama koştum ve kendimi odaya hapsedip saatlerce ağladım.. O şeytanlar ise hala bana gülüyorlardı. Elime bir kitap alıp fırlattım
''gidin başımdan.''
Ağlaya ağlaya uyuya kalmışım. Kalktığımda üçü birden bana bön bön bakıyorlardı. Eğmen hariç. Onun gözlerinde üzüntü vardı. Sanki bu olanlardan dolayı bir eziklik yaşıyordu. Ama ne fark eder ki o da onlardan biri.
''ne o çok mu hoşunuza gitti?'' dedim. Sırıtmaya başladılar. Hımm galiba hoşlarına gitmişti. Pencereden dışarı baktım gece acayip karanlıktı ay bile görünmüyordu. Odamdan dışarı çıktım. Arkamı döndüm adımlarını atıyorlardı ki
Gülerek ''boşuna gelmeyin tuvalete gidiyorum gelemezsiniz'' dedim. Neyse ki ben istemediğim sürece tuvalete ve banyoya giremiyorlardı
''kızım uyandın mı?'' diye sordu annem. Aslında uyanmak istemezdim, sonsuza kadar uyanmamayı tercih ederim, diye mırıldandım. Acaba duymuş muydu?
‘’efendim bir şey mi dedin kızım?’’ ah sanırım anlamamıştı.
‘’ Saat kaç diye sordum annecim”
“23;05 oldu kızım” off amma uyumuşum. Banyoya gidip bir duş alsam iyi olacaktı belki biraz ferahlayabilirim cehennemimin içinde boğulurken nasıl ferahlayacaksam?
“Annecim ben duşa giriyorum.''
“ Peki kızım”
Sonra banyoya girdim neyse ki bu şeytan üçlüsü ben izin vermediğim sürece banyoya ve tuvalete giremiyorlar. Hiçbir zaman isteyeceğimide sanmıyorum. Anca kendimi orda rahat hissediyorum. Üzerimi çıkarıp duşun altına girdim ve musluğu açtım. Sıcak su saçlarıma yavaş yavaş işlerken beynimin yıkandığını hissediyorum. Banyoda rahatça düşünebiliyorum. Birden mavi fayansın üzerinde öylece oturdum ve düşünmeye başladım. Acaba banyoya yatak serip burada yatsam nasıl olur? Sonra kendi kendime güldüm ve keşke dedim banyom biraz daha büyük olsaydı. Annemler yattığı zaman buraya yatak serer sonrada sabah kalkınca toplardım ve annemler görüp üzülmezlerdi bu duruma. Ben bu düşüncelere dalmışken birden annemin sesini duydum. Endişeli bir şekilde bana sesleniyordu.
''melis,melis,melis.”
Sanırım uzun süre düşüncelere dalmıştım. Babam annemin telaşlı sesini duyunca birden o da telaşlı bir şekilde
''ne oldu hanım?''diye soruyordu. Her zaman ki gibi İşten yorgun argın gelmiş kesin uyuyakalmıştı.
''bilmiyorum iki buçuk saattir içeride hala çıkmadı bir şey olmasın sesi de çıkmıyor su seside yok.'' dedi telaşla.
''ben iyiyim anne.'' dedim fısıltıyla.
''ohh'' çok şükür dediğini duydum
-bunlar hep sizin yüzünüzden hayatımı mahvediyorsunuz pis şeytanlar- çok çok kısık bir fısıltıyla hala Melis, Melis diyorlardı. Yıllardır hala adımımı ezberlemeye çalışıyorlardı. Üzerime bir bornoz aldım ve duştan çıktım.
“ Kızım okuldan geldin bir şey yemedin ac değimlisin bir şeyler atıştırsan” dedi annem. Hiç bir şey yememiştim ama hiçte aç değildim. Daha 17 yaşındayım. Diğer genç kızlar gibi hayaller kurmam, aşık olmam gerekirken, kendimden bezmiş bir halde hayatımı sürdürüyordum. Bazen kusana kadar içip bu şeytanlarla dans etmek istiyordum...başka dans edecek kimsem yoktu.. Acaba bir gün bu isyanlarım bitecek mi? Ben bunları düşünürken annem “ kızım yattın mı?” diye sordu.
“ Hayır annecim hemen yatacağım. Canım yemek yemek istemiyor.”
“ Peki kızım iyi geceler”
“İyi geceler annecim” deyip pijamalarımı giyindim ve hemen yatağıma yattım. İşkenceye dönme zamanıydı. Annemlerinde odalarına çekildiğini duydum. Benim yüzümden bir de uykusuz kalıyorlar, üzülüyorlar acı çekiyorlardı... Kendimden nefret ediyorum... Aslında kendimi öldürebilirdim en kolay çözüm aslında bu olurdu. Yıllarca böyle sefil bir hayat sürmektense ölüp tamamen karanlığın içinde huzuru bulmak en kolayıydı.
''Melis? Melis?'' dedi kadın hiç susmuyordu.
''efendim.'' dedim sakin bir sesle.
''öldür Melis, öldür!'' “yine başladık.”
“ Senden nefret ediyorlar Melis hiç kimse seni sevmiyor, çevrendeki hiç kimse sana değer vermiyor senden kurtulmak istiyorlar.'' bunun farkındaydım. Beni sevmiyorlardı ama beni sevmeyen herkesi de öldüremezdim ya! Merve hariç acaba o niye benle konuşuyordu bu kadar salak mıydı? Artık uyumak istiyordum ama bunların susacakları yoktu.
Yataktan kalktım, ışığı yaktım en güzeli çalışma masamdaki cd çalarımı alıp bir rock müzikle uyumaktı. Ama cd çalarımı bulamadım. Bütün çekmecelerimi kurcaladım, masanın her tarafına baktım ama bulamadım'' bunu da siz yapmışsınızdır Allah bilir.'' dedim.
Yine pişmiş kelle gibi sırıtıyorlardı offff bu çok sinir bozucu. Yatağın köşesine oturdum ve nereye koyduğumu düşünmeye başladım. Sonra onu okula götürdüğüm aklıma geldi.
''pardon.'' dedim kendi kendime gülümseyerek. Çantamı aldım içini açtım ahh şükürler olsun.
''Melis! Melis! '' Hala bana sesleniyorlar. Bir an önce şu lanet olası müziği dinlemeliydim. ahh lanet olsun kulaklıklar yoktu. Biraz düşündüm sanırım oturma odasında kalmıştı çünkü okulda da dinleyememiştim. Odadan çıktım doğruca oturma odasına yöneldim. Kardeşim Emre orada yatıyordu benle aynı odada kalamıyordu ve başka odamızda yoktu. Kapının kolunu çevirdim ama kilitliydi. Bir kaç kere daha denedim... Birden öfkelendim kapıyı sallamaya başladım.
Bir yıl öncesine kadar oda benimle aynı odada yatıyordu ve ben onu boğmaya çalışmıştım babam iniltilerimizi duymuş son anda yetişmişti. Yetişmeselerdi nerdeyse canım, kanım biricik kardeşimin katili olacaktım...
Canım kardeşim Emre çok neşeli, derslerinde başarılı, şakacı, yuvarlak yüzlü, boncuk gözlü. Kısa kirpi gibi saçlarıyla çok sevimli gözüküyor. Daha 10 yaşında olmasına rağmen yaşıtlarından çok zeki. Ben nasıl onu öldürmeye çalıştım. 2008 yılı Haziran ayı günlerden Perşembe akşam saat 22. Kardeşimle beraber yatmak için odamıza çekildik. Emre her zaman ki gibi bana takılıp kızdırmaya çalışıyordu.
“Ablaaa biliyor musun sabah çok komik gözüküyorsun.”
“ Neden” “saçlarını toplamadan açık bırakıp yatıyorsun, sabah kalktığında o kıvırcık saçların bonus kafa oluyor” deyip bastı kahkahayı.
“Yaaaa demek öyle oluyorum kirpi kafa. Peki ben seni gıdıkladığım zaman sen neye benziyorsun biliyor musun? Şimdi göstereceğim sana. Gel buraya” kahkalarımız odayı inletiyordu. Sonra ikimizde yattık. Emre ile yataklarımız yan yanaydı sadece ortada bir komedin vardı. İkimizde uyuya kaldık ve ben rüyamda kabuz görmeye başladım.
“ Ben dışarıda kendimi kaybetmiş bir şekilde geziyordum. Hava zifiri karanlıktı. Dar uzun bir sokak çıktı karşıma. Sokakta ilerlerken bir adam bana pis pis bakıp gülmeye başladı. Şeytan Feyza birden “artık sonun geldi sana tecavüz edip öldürecek” dedi.
Çok korktum tir tir titremeye başladım. Kanım dondu, ne yapacağımı şaşırdım. Kaçmaya başladım. Adamda arkamdan koşmaya başladı. Ben kaçtıça beni takip ediyordu. Sonra üstüme atladı. Korkudan gözümü kapattım sadece çırpınıp elinden kurtulmaya çalışıyordum, kim olduğunu göremedim. Birden ayaklarımla onu ittim üstümden düştü hemen ayağa kalktım ve onun üstüne atladım.
Feyza arkadan “boğ onu öldür” dedi. Bende boğmaya başladım. Bir yandan hüngür hüngür ağlıyordum ve çok korkuyordum. Birden sallandığımı fark ettim ve gözümü açtığımda, ben Erme nin üstündeydim korkmuş yaşlı gözlerle bana bakıyordu. Babamda beni Emre nin boğazından ayırmaya çalışıyordu. Kendime geldiğimde şeytanlar pispis gülüyorlardı.” - Bir gün yalnız kaldığımda Eğmen bana, rüyamda beni takip eden adamın aslında babası Mehmet olduğunu söyledi. Beni kandırmışlar bunu bana onlar yaptırmıştı… Eğmen den de ailesinden nefret ettiğim kadar nefret ediyordum ama o gün den sonra artık onun farklı biri olduğunu anlamıştım. Ailesi gibi değildi- bunları düşünürken hala kapıyı son şiddet sallıyordum sadece kulaklıklarımı istiyordum..
''aç şu lanet olası kapıyı aç.'' istemeden bağırmıştım. ''öldür onu Melis! senden nefret ediyor öldür onu!'' deyip duruyordu Mehmet. Ay bunlar ölümle kafayı bozmuştu.
Vakit ayırıp okuyan herkese teşekkürler | |
| | | Forever.EDWARD Site Kurucusu ve Yönetici
Paylaşım Gücü : 2234 Tür : Vampir Yaş : 44 Nerden : Venüs- Aşk Gezegeni Kayıt tarihi : 17/12/09 Lakap : Team EDWARD ( Edward Hastası)
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Perş. 24 Ara. 2009, 15:03 | |
| Nahidem harikasın hayatım Sedada öyle tabi ay arka arkaya okumakta zevkliymiş | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Perş. 24 Ara. 2009, 21:31 | |
| Sağol canım benim :flower: | |
| | | june Emekli Yönetici
Paylaşım Gücü : 344 Yaş : 42 Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Paz 27 Ara. 2009, 13:50 | |
| arka arkaya iki bölüm okurken büyük bir keyif aldım harika bir hikaye emeğine yüreğine sağlık canım devamı ne zaman gelir acaba? | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Ptsi 28 Ara. 2009, 16:46 | |
| 5.BÖLÜM ENDİŞE
''kes sesini tamamı kes onu öldürmeyeceğim sadece kulaklıklarımı alacağım.'' babam bir hışımla odadan çıktı bağıra bağıra kapıyı salladığımı görünce beni kollarımdan sarmaladı
''şişşt sakin ol kızım sakin ol.'' diye yalvarıyordu kısık bir sesle annemde gelmiş sessiz sessiz ağlıyordu. Bense babamın kollarında çırpınıyordum.
''bırak beni baba bırak! sadece kulaklıklarımı alacağım. Söyle açsın kapıyı. Bırak dedim sana'' sesimin son şiddetini kullanıyordum. Neden böyle bir anda çıldırmıştım anlamadım. İçeriden kardeşimin korku dolu hıçkırıklarını duyunca daha da çok sinirlendim. Ben canavar değilim! onu öldürmeyi düşünmüyorum. Biryandan annem ağlıyor, bir yandan şeytanlar konuşuyor, biryandan babam beni sakinleştirmeye çalışıyor….. tam bir cehennem...
bir anda durdum ve birden aklıma bir çözüm geldi. Şu an için en güzel fikirdi. Ben bu cehennemden gidersem en azından onlarda mutlu olurlardı..
''Ahh neden ölmüyorum ki? benden kurtulmanıza neden yardımcı olmuyorum ki? en güzeli bu olurdu. Hem sizde rahat edersiniz. Bende sanırım bunu yapabilirim bir uçurumdan atlayıp sırıta sırıta mutluluğa kavuşabilirim. Şu lanet olası şeytanlardan başka kimse üzülmez sanırım.'' diye bağırmaya başladım yine …
Babam kollarımı bıraktı eliyle çenemin altını tutup yüzüne doğru çevirdi. Gözlerinde ki acı, korku o kadar belliydi ki. Nasıl her şeyi bu kadar çıkılmaz hale getiriyorum. Nasıl ailemi bu kadar üzebiliyorum.
''ah neler söylüyorsun kızım nasıl böyle bir şey düşünüyorsun? Seni ne kadar sevdiğimizi bilmiyor musun? Sana bir şey olursa yıkılırız! Biz kardeşini ne kadar çok seviyorsak senide o kadar seviyoruz.'' dedi babam. Sesi acı, korku, endişeyle doluydu. Kardeşim normaldi benim gibi deli değildi. Asla onu sevdikleri kadar sevemezlerdi asla!
''laff'' dedim.
''Biz sana demiştik Melis sevmiyorlar seni! Yalan söylüyorlar.'' şu kadını keşke boğazlayabilseydim.
''kapa çeneni.'' dedim onun olduğu yöne nefret dolu gözlerle bakarak… Annem ve babamda o yöne baktı tabi hiç bir şey göremediler.
''kızım nasıl böyle düşünürsün beni üzüntüden öldürmek mi istiyorsun. Hem Allah ın en büyük günahlarından biri onun verdiği canı sen alamazsın.'' ahh sanki hayat bana adil davranıyormuş gibi.
“Hayat bana adil değil anne ayrımcılık yapıyor. 17 yaşındaki her kız şimdi bu saatte mutlu rüyalar görüyor, bense kafamdaki sesleri biraz olsun bastırabilmek için sadece bir kulaklık almaya çalışıyorum ama kardeşimi öldüreceğim korkusuyla oturma odasına bile giremiyorum. Ben bunda bir adalet göremiyorum sen görebiliyor musun?'' diye bağırdım. Bu sözlerimle ailemin canını acıttığımı biliyordum ama kelimelerimi tartıp söyleyecek durumda değildim.
''Emre kapıyı aç oğlum ablan kulaklıklarını alacak.'' dedi babam. Sakin bir ses tonuyla o her zaman sakin mantıklı bir adamdı. Emre kapının kilidini çevirdi kulaklıklar elinde ürkek gözlerle bana bakarak babama uzattı sonra kapıyı hemen kapadı ve tekrar kilitledi. Ne sinir bozucu bir durum.
''hadi al kızım bak çok geç oldu insanları da rahatsız ediyoruz hadi al kulaklıklarını da yat.'' dedi sanki artık alışmamışlardı bu kaçıncı taşındığımız evdi acaba? Sayısını bile unuttum. Komşularımıza bile huzur vermiyordum, bizi kaç kez şikayet etmişlerdi. Kulaklıkları hışımla alıp odama gittim ve kapıyı kilitledim. sonra onlarında odalarının kapılarını kapadıklarını duydum. Arkamı döndüm bana bakan üç çift göz göze geldim ''hadi şimdi konuşun.'' dedim ve kulaklıkları kulağıma taktım son ses açtım ve gözlerimi kapadım...
Sabah gümbürtüyle uyandım. Ahh kulaklarım sanırım sağır oldum. Son sesle müzik dinlemek şeytanların sinir bozucu sesini bastırmıştı ama benim kulaklarımı da Mahvetmişti. Davulun ve elektrogitarın sesi kulaklarımı tırmalıyordu. Yatakta doğrulmadan hemen kulaklıkları çıkarttım. Ahh başım davul gibi.. Kafamı salladım serseme dönmüştüm. Sanki hala kafamda davul çalıyorlar.
Hızlıca kalktım yatağımı toplamaya başladım sonra odama çeki düzen verdim. Evin içinde sessizlik vardı. Bir tek baş belası şeytanlarımın sesi. Mehmet karısı Feyza ya sarılmış Eğmen ise onların arkasında durmuş bana bön bön bakıyorlardı.
''bari biraz işe yarasanız da odayı toplasanız.'' Dedim. Feyza dayanamayıp “Bizim işimiz sana doğruları göstermek! Dağınıklıklarını toplamak değil”
“Sen şuna canından bezdirmek desene. Biliyorsunuz biliyorum ama yinede söyleyeceğim. Sizden nefret ediyorum!”
“Bizde senden” Eğmen ile göz göze geldik sanki ailesinin bana yaptıklarından dolayı özür diler gibi bakıyordu. Gözlerimiz birkaç saniye birbirimize kenetli kaldık. Mehmet bunu fark edip Eğmenin kendine gelmesi için ensesine vurdu. Sonra utanarak gözlerini benden kaçırdı.
Onlara dil çıkartıp arkamı döndüm ve odamı düzeltip banyoya girdim. Gece saçlarımı taramadığım için saçlarım dolanmıştı aynaya baktım Emre nin dediği gibi bonus kafa olmuştum. Yüzümde bir tebessüm oluştu ta ki saç fırçasını elime alana kadar. Sanki hayata olan tüm hıncımı onlardan çıkarırcasına fırçalamaya başladım her fırça darbesinde fırçada saç yumakları birikiyordu.
Bir anda annemin benim için aldığı rafta duran makyaj malzemelerine gözüm takıldı, okuldaki kızlar makyaj yapıyorlardı. Tam değil ama allık, ruj falan sürüyorlardı. Rafta duran en açık tondaki rujlarından birini aldım ve yavaşça dudaklarıma götürdüm, usulca gezdirdim. Rujun kayganlığı hoşuma gitmişti, tadı da çok güzeldi. Aynada kendime baktım ''hımm güzel oldu.'' dedim. Fark ettim ki arkamda duranlar kafalarını eğmiş bana bakıyorlardı.
''ne işe yarayacak dimi?'' biraz bekledim.
''sizde konuşmanızı istediğim zaman konuşmazsınız susun diye yalvarırken tam gaz devam edersiniz.'' dedim sinirle. Ne işe yarayacaktı ki! sanki biri makyaj yaptığımı fark edip beni beğenecek, ruh hastası olarak görmeyecekti.
''saçmalık.'' dedim ve sert bir hareketle ıslak mendil kopardım dudaklarımı kızartana kadar sildim.
''evet böyle daha iyi.'' dedim. Banyodan çıktım mutfağa yöneldim. Annem bugün kahvaltıya özen göstermemiş, kafası yerde çayına ekmek bandırıyordu, bunu çok severdi. Sanırım bana biraz kızgındı.
''seni sevmiyor, senden nefret ediyor.'' dedi Mehmet
''hı hı'' dedim sesin geldiği yöne doğru. Annem hareket etmedi.
''sana demedim. Günaydın.'' dedim. Hiç cevap vermedi evet bu biraz garipti Birçok kere böyle durumlar olurdu ama annem bu krizlerin sonunda bana hep nazik davranırdı. Şimdi anlaşılan nazik davranmak gibi bir niyeti yoktu. Belki de artık Benden kesinlikle sıkılmıştı. Belkide gerçekten sevmiyordu. Kahvaltı yapmaktan vazgeçtim. Tüm iştahım kaçtı tam arkamı döndüm gidiyordum ki.
''seninle biraz konuşabilirmiyiz.'' dedi annem çatallaşmış bir sesle tonuyla sonra boğazını temizledi. Ama konuşmasak daha iyi olacaktı. Dün gece yaptığımın yanlış olduğunu kardeşimi çok korkuttuğumu falan söyleyecekti herhalde. Bende sinirlerime hakim olamayıp, ağzıma ne gelirse söyleyip canını yakacaktım. Artık üzmek istemiyorum.
''sanırım okula gitsem daha iyi olacak.'' dedim.
''konuşacağız!'' dedi annem soğuk bir sesle. Bu bir emirdi. Karşısındaki sandalyeye oturdum.
''bak anne dün akşam kardeşime bir şey yapma-'' birden kafasını kaldırdı Gözleri kan çanağına dönmüştü. Bu görüntü beni şok etti bütün gece ağlamış mıydı? çok fazla şiş, çok fazla kırmızı ama ben kardeşime gerçekten bir şey yapmayacaktım. bu şok kafamın içinde vızıldayan şeytanların sesini bile duyamamama neden oldu.
''Dün gece beni çok üzdün bütün gece uyumadım. Melis, sen bizim evladımızsın kardeşini de senide eşit şekilde seviyoruz. Hasta olman sesler duyman umurumda değil sen benim hep minik kızım olacaksın ve seni aynı şekilde seveceğim.''
Feyza arkadan ''yalan söylüyor inanama sakın.'' Dedi.
''Nasıl böyle bir şey düşünürsün? Nasıl seni benden almayı düşünürsün? Bunun bana vereceği acıyı tahmin edebiliyor musun? Evet kardeşin için kapıyı kilitledik ama ne senin nede bizim daha sonra üzülmemiz içindi bu. Kızım sen bizim biricik kızımızsın nasıl senden kurtulmayı düşünebiliriz söyler misin? Şimdi bana bir söz vermeni istiyorum, böyle bir şeyi aklından bile geçirme bir daha söz ver bana.''
Bana kızmıştı evet ama kendimi öldüreceğimi söylediğim için, kardeşimi öldürmeye çalıştığım için değil. Birden kucağıma bir yaş damlası düştü. O ana kadar ağladığımı anlamamıştım. Bir zaman hiç bir şey söyleyemedim sanki dilim tutulmuştu. Yanımdakiler benim yerime konuşmak için can atıyorlardı ama onları benden başkası duyamazdı ailemden ne istiyorlardı böyle.
''söz veriyorum.''dedim ama bu söz bozabileceğim bir sözdü hastalıklı bir beyinin verdiği söze ne kadar güvenilebilirdi ki. Kendimden ne kadar emin olabilirdim ki.
''emreden özür dilemek isterdim.'' dedim utanarak. ''onu korkutmak istememiştim.''
''erkenden çıktı biliyorsun dersi erken başlıyor ayrıca özür beklemiyor o sadece senin iyi olmanı istiyor.'' dedi.
''hayır istemiyor.'' dedi Feyza. Elimin yakında duran çatalı kafasına fırlattım ama tabiî ki hiç bir işe yaramadı. Annem yine görmezlikten geldi.
''ben çıkıyorum anne.'' dedim ve başka bir şey söylemeden doğruca odama koştum. Çabucak giyinip hemen kendimi temiz havaya attım..
Vakit ayırıp okuyan herkese teşekkürler
Yazarlar ; Sesiz_rüya, Nosi | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Ptsi 28 Ara. 2009, 16:48 | |
| June yorumun için ve desteğin için teşekküler canım. Beğenmene çok sevindik. :flower: | |
| | | june Emekli Yönetici
Paylaşım Gücü : 344 Yaş : 42 Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Ptsi 28 Ara. 2009, 21:44 | |
| nedemek herzaman yeterki sen yaz ben okurum bu arada 5. bölümde süperdi yine emeğine sağlık | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Salı 29 Ara. 2009, 07:01 | |
| Ayça cım tekrar teşekkürler. Bu bölümler bıraz sıkıcı gibi hep acı var. Asıl bölümler 7. bölümde başlıyor. Bakalım o bölümden sonra nasıl bulacaksın? Tekrar teşekkürler | |
| | | Forever.EDWARD Site Kurucusu ve Yönetici
Paylaşım Gücü : 2234 Tür : Vampir Yaş : 44 Nerden : Venüs- Aşk Gezegeni Kayıt tarihi : 17/12/09 Lakap : Team EDWARD ( Edward Hastası)
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Çarş. 30 Ara. 2009, 11:04 | |
| bu hikayede hiç bir bölüm sıkıcı olmaz nahidem | |
| | | mesecina Twilight | Yeni üye
Paylaşım Gücü : 8 Yaş : 37 Kayıt tarihi : 19/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Çarş. 30 Ara. 2009, 19:26 | |
| Katılıyorum bu hikayede hangi bölüm sıkıcıydı ki.. Terliklerimi burdan da atabilirim Nahide'm, biliyorsun değil mi? | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Çarş. 30 Ara. 2009, 20:51 | |
| ups ıskalamazsın da yandık | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Cuma 01 Ocak 2010, 16:06 | |
| 6. BÖLÜM BİR UMUT
''ben çıkıyorum anne.'' dedim ve başka bir şey söylemeden doğruca odama koştum. Çabucak giyinip hemen kendimi temiz havaya attım..
Dışarı çıktığımda hafif bir yağmur başlamıştı. Tertemiz havayı içime çektim, toprak kokusu, bu koku çok hoşuma gidiyor. Üzerime giydiğim hırkanın kapüşonunu kapattım yavaş yavaş durağa doğru yürüdüm. İnsanlar bu ufacık çisentiden bile kaçışıp durağın altında sığınmaya çalışıyorlar. Bense bu yağmurla birlikte kendime geliyorum. Durağın direklerinden birine yaslanıp otobüs beklemeye başladım. Bir yandan da annemin söylediklerini düşünüyordum. Feyza ile Mehmet yanımda sürekli konuşup beni kışkırtmaya çalışıyordu.
“yanındaki adam sana yiyecek gibi bakıyor. Birazdan laf atacak” gibi şeylerle beni sinirlendirmeye çalışıyorlar ama aldırmıyorum. Anneme verdiğim sözü inşallah tutabilirim annemi, ailemi daha fazla üzmek istemiyorum. Neyse ki tek avuntum hastalığımın bilincinde olmamdı. En azından Her şeyi tamamen gerçek sanmıyordum.Arada çok ileri gitsem de yinede kendimi toparlayabiliyordum.
Ben bunları düşünürken otobüs geldi. Yağmur da zaten durmuştu. Okula gittiğimde her zamanki gibi Merve beni bekliyordu. Sırıta sırıta yanıma doğru gelmeye başladı. Bir an onun bana niye bu kadar yakın davrandığını merak ettim. Ona güvenip mutluluğumu, üzüntümü, sırrımı, yaşadığım her şeyi anlatıyorum acaba oda gidip başkalarına anlatıyor mudur? Annem, babam ve kardeşim bana iyi davranıyorlar çünkü onlar benim ailem, ama bu kız sadece arkadaş, bir yabancı!
''kesinlikle!'' dedi Feyza. Ah hayır yine yanlış şeylere kapılıyorum o sadece benim arkadaşım. Beni ben olduğum için seviyor.
''günaydın Melis.''
Benim ona bakarken ki surat ifadem nasıldı acaba? Yüzünde ki sırıtma gitmiş, sesi boğulur gibi çıkmıştı. Düşüncelerden kurtulmak için kaşlarımı çatıp kafamı salladım.
Sıcak bir gülümsemeyle ''günaydın Merve Nasılsın?'' dedim. Bir anda oda ifadesini değiştirdi. Yüzünde kocaman bir sırıtmayla,
''iyiyim. Aslında demin çok güldüm şamatayı kaçırdın. Havalarından geçilmeyen salak dörtlü Filiz, Buse, İrem, Serpil var ya” Ne şamatası merak etmiştim.
''ee ne olmuş onlara?'' Çabucak kıkırdayarak anlatmaya başladı. ''Ya bu okulun arka tarafındaki çakıllı yol var ya? İşte oradan üç tane beyaz küçük çakıl taşları arıyorlar'' dedi birden dayanamayıp bastı kahkahayı. Sinirlenmeye başlamıştım bu kadar komik olan neydi? ''Eee Merve anlatacak mısın?'' dedim.
''Tamam dur. Bir nefes alayım. Ooohh. Gülmekten karnım ağırdı. Bu salaklar aşık olacağı adamı rüyasında görmek için harıl harıl taş topluyorlar. Gece yastıklarının altına koyup, dua okuyacaklarmış. Sonrada, Allah ım bana aşık olacağım adamı göster diyeceklermiş. Düşünebiliyor musun? Ve sonra müzik öğretmeni Leyla geldi. Ne yapıyorsunuz orada dedi. Bunlarda anlattılar. Öğretmende kahkahalarla ‘’bari bana da bir kaç tane toplayın, ikinci kocamı merak ediyorum’’ diye dalga geçti.'' hala kıkırdıyordu. Evet Leyla hocanın dalga geçmesi gerçekten komikti ama beni Merve gibi kahkahalara boğmadı. Biraz gülümseyerek.
''evet komikmiş. Aptallar.''dedim. Merve ve onun kıkırdamalarıyla. Sınıfımıza gittik. İlk ders matematik dersiydi. Öğretmen beni bir kaç kere tahtaya kaldırdı. Yani herkes bir kere kalkarken beni niye bir kaç kere kaldırıyordu ki? Dersi dinlerken Merve nin anlattığı olay aklıma geldi. Acaba böyle bir şey var mıdır? Ah saçmalık nasıl böyle bir şey doğru olabilir ki? Birileri uydurdu bu aptal kızlarda inandılar. Ne güzel olurdu insanların aşık olacağı kişiyi rüyasında görmesi. Aşık olmak benim için geçerli değildi tabi. Benim gibi bir ruh hastasını kimse istemez.
''bencede.'' Dedi Mehmet. Aslında derste olmasaydık ona ne diyeceğimi iyi biliyordum.
Okul bittiğinde artık kafam derslerden balon gibiydi. Birde bunlar konuşunca sinirlerim iyice gerilmiş durumdaydı. Çantalarımızı toplayıp Merve ile sınıftan çıktık. Okul çıkışına gittiğimizde demir çıkış kapısının yanında bir kız bana bakıp sırıtıyordu.
''ne sırıtıyorsun?'' diye sordum. Kız gülerek hala bana bakıyordu.
''deliler nasıl olur onu gözlemliyorum.''
''Ne diyorsun sen be.'' deyip atladım üstüne Merve bir yandan kolumu çekiyor bir yandan kızın saçına yapışmış ellerimi açmaya çalışıyordu.
''Bırak Melis! saçlarını yoluyorsun kızın.''
''görmedin mi benimle dalga geçiyor. Bana deli dedi.'' dedim bağırarak.
''hayır, Melis o bir şey demedi sana bakmıyordu bile yanındaki arkadaşıyla konuşuyordu.'' Birden kızın saçlarından ayırdım ellerimi. Allah'ım yanındaki arkadaşını görmemiştim bile ve kıza dikkatle bakınca bana sırıtan kız olmadığını anladım.
Tanrım ne yüz kızartıcı bir durum. Yine kandırdılar beni. Yüzüm alevler içerisinde utanarak ''özür dilerim.'' dedim ve koşmaya başladım. Merve'de arkamdan koştu. Otobüs durağına gittiğimde sinirden her tarafım titriyordu.
''Canım servisi kaçıracağım lütfen sakinleş ve canının sıkma hepsi geçecek.'' dedi bana sıkıca sarılıp yanağımdan öpüp koşarak servisine yetişmeye çalıştı. Böyle gerçek bir dosta sahip olduğum için ne kadar şanslıydım. Biraz önce yaptığım rezalet yüzünden diğer öğrencilerin bana ters ters bakışları arasında otobüse bindim ve boş bir koltuğa oturup, çantamdan cd çalarımı çıkartıp kulaklarımı taktıp hemen gözlerimi kapadım ve kendimi müziğe verdim. Şu aletleri icat edenlere minnet duyuyordum.
Eve doğru ilerlerken hala aklımda kızların yaptığı şey vardı. Üç tane beyaz çakıl taşı. Neden olmasın denemekten ne çıkar ki. Gerçekte nasıl olsa başımdan bir aşk masalı geçmeyecek hiç değilse rüyamda göreyim. Bu düşünceler yüzümde tebessüm oluşturdu. Evet rüyamda görmek harika olabilir. Bana en yakın parka doğru yürümeye başladım. Orada mutlaka bulurdum o taşlardan. Parka vardığımda yerdeki çakıl taşlarını görünce “ işte bu” dedim ve yerdeki taşlardan beyaz olanları aramaya başlarken,
''aptal.'' dedi Feyza. Çakıl taşlarından bir avuç alıp fırlattım.
''sana ne.'' dedim ve yine kafamı yere eğdim evet belki saçmalıktı ama bunu yapmaktan da kendimi alıkoyamıyordum. Hemen üç tane beyaz ve bir tane yedek beyaz küçük çakıl taşı buldum çantama koydum ve koşarak eve gittim. Anahtarımla kapıyı açarak hemen eve girdim. Yine mis gibi kokular beni karşıladı. Güzel yemek kokularını içime çektim Ve bugün olan tatsız olayı aklımdan atmaya çalışarak annemin yanına gittim.
''hımmm mis gibi kokuyor yine.'' annem geldiğimi fark etmemişti. Birden sıçradı.
''ah özür dilerim korkutmak istememiştim.''
''hoş geldin canım. Geldiğini duymadım, sanırım dalgındım.'' dedi. Acaba yine benimi düşünüyor du?
''yemekte ne var?'' diye sordum.
''tahmin et bakalım?'' hımm tekrar kokuyu içime çektim evet bu mis gibi fırınlanmış tavuk ve annem bunu harika yapar. ''tavuk.''
''aferin sana.'' dedi annem.
''bonus kafa hoş geldin.'' dedi Emre birden arkamı döndüm geceki olayı unutmuş gibi davranıyor beni üzmek istemiyordu. Koşup onu kucakladım. Yanaklarından öptüm.
''teşekkürler kirpi kafa.'' dedim...
Akşam ailece yemek yiyip günlerimizin nasıl geçtiğini anlattık. En çok Emre nin arkadaşlarına yaptığı şakalardan bahsettik, ben de kahkalarla güldüm biraz yapmacık olduğu anlaşılıyordu ama Feyza ve Mehmet in konuşmaları arasında onlara odaklanmak zordu. Feyza bugün olanları Mehmet e yetiştiriyordu. Feyza ya ters bir bakış atıp içimdeki nefreti kusmamak için kendimi tuttum ve onlara hiçbir şey söylemeden durdukları yöne bakmadan yemeği atlatmayı başardım. Annemlere bende günümün nasıl geçtiğini anlattım tabiî ki kızın üstüne atladığım kısmı atlayarak. Nihayet yemek faslı ve sohbet bitmişti. Hemen bizimkilere yalan uydurup odama çıkıp yatmak istiyordum. Hayatımda hiçbir zaman tadamayacağım aşk duygusunu belki rüyamda tadardım ve CEHENNEMDE Kİ IŞIĞIMI, aşkımı görürdüm.
“bana izin verirseniz odama çıkacağım, çok uykum var. Ödevim bitince hemen yatacağım” dedim
“ Tabii kızım nasıl istersen” dedi biricik annecim.
Sonra hemen yatak odama geçtim. Çantamdan çakıl taşlarını çıkartıp elime aldım ve uzandım. Canım hiç ders çalışmak istemiyor. Bir an önce yatıp hiç değilse hayalimin rüyamda gerçek olmasını istiyorum. Heyecan ve umut dolu bir şekilde yastığımın altına tam çakıl taşlarını kokuyordum ki.
''Tamamen saçmalık.'' dedi Eğmen. Yüzünde anlayamadığım bir ifadeyle.
“seni ilgilendirmez. Belki görürüm ne biliyorsun” Dedim yüzümde oluşan küçük bir umut, tebessümle. Benim o halimi görünce suratı asıldı
“nasıl istiyorsan öyle yap! doğruya beni niye ilgilendiriyor ki” dedi sinirli bir şekilde ve ortadan kayboldu. Bu davranışına hiçbir anlam veremedim. Omzumu silkerek hıh dedim ve
''Allah'ım bana aşık olacağım erkeği rüyamda göster.'' diyip kafamı yastığa gömdüm. Hiç sanmıyordum ama denemek beni öldürmezdi ya...
VAKİT AYIPIR OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER
Yazarlar; Sesiz_rüya, Nosi | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Salı 05 Ocak 2010, 14:22 | |
| 7.BÖLÜM Rüyalar Gerçek olsa ''Allah'ım bana aşık olacağım erkeği rüyamda göster.'' diyip kafamı yastığa gömdüm. Hiç sanmıyordum ama denemek beni öldürmezdi ya... Ormanda yolumu kaybetmiş bir şekilde korkuyla yürüyordum. Her yeri sis kaplamıştı, havada gittikçe kararıyordu. Bir yandan yabani hayvan sesleri, bir yandan çalılıktan gelen hışırtılı sesler. Korkuyla bir çam ağacının altında oturdum. Dizlerimi karnıma doğru çekip, ellerimle yüzümü kapattım. Ağlamaya başladım. Birden ellerime sıcak bir şey dokundu. O an kaskatı kesildim, öleceğimi düşünüyordum - Tanrım ne olursun acı çekmeden öleyim- Sonra ellerimi yüzümden çekti. Gözlerimi sımsıkı yumdum çünkü karşımda nasıl bir yaratık olduğunu görmekten korkuyordum. Çok tatlı, yumuşak bir ses ''Beni çok beklettiniz güzel bayan.'' dedi. Gözlerimi yavaş yavaş açtım karşımda muhteşem gülümsemesiyle yakışıklı bir genç duruyordu bana gülen, ışıldayan gözlerle bakıyordu. Sanki kristal bir çiçeğim, dokunsa bir şey söylese kırılacakmışım gibi bakıyordu. Aman tanrım, cehennem olmuş hayatıma ışık girdi sanki. Ve benim kalbim çılgın gibi atıyordu. Elini hafifçe kaldırdı. Bende farkında olmadan elimi ona doğru uzattım. Ellimi bir kristali tutuyormuş gibi nazikçe tuttu. Gözlerim kamaştı onun yakıcı gülümsemesiyle. Elimi aldı ve kalbinin üstüne koydu. Şaşırmıştım bu adam neden beni beklesin ki onu tanımıyordum bile. Acaba o beni nereden tanıyordu. ''Ben mi?'' dedim şaşkınlıkla. Kafasını salladı. Bu anın hiç bitmesini istemiyordum. Sanki konuşursam her şey bir anda yok olacakmış gibi geliyordu. ''Neden?'' dedim fısıltılı bir sesle. Aptallaşmıştım bir anda. Kafasını yana eğdi. Melek gibiydi hala elimi tutuyor, bırakmıyordu. Bırakmasınıda istemiyordum. ''çünkü, aşık olduğum kızın ellerini tutamamak, sevdiğimi söyleyememek artık benim için dayanılamayacak gibiydi.'' Dedi. Aşık mı? Bana mı? Ne zaman? Allah'ım şimdi düşüp bayılacağım. Bu genç kimdi. Beni nerden tanıyordu? Ben onu neden tanımıyordum? Çok yakışıklıydı, ağzımdan çıkacak tek bir sözle kırılacak ya da tek bir sözle mutluluk sarhoşu olacakmış gibi duruyordu. Hüzünlü ama aynı zamanda umut dolu, huzur verici gözlerinin içinde dalıp gittim. Kendimi bir boşlukta hissediyordum. Sanki bir labirentte kaybolmuştum Bu duygular ne kadar güzeldi. Hiç yaşamamıştım, tatmamıştım. Şaşkındım. ''Ben ..ben..seni- Sen kimsin?'' diyebildim sadece. Dudakları yukarı kıvrıldı, ''Şimdi gitmek zorundayım seni bıraktığım için üzgünüm ama çok yakında görüşeceğiz.'' dedi ve elimi dudaklarına götürdü. Tam ne yaptığını anlamaya çalışırken dudaklarını elime değdirdi ve minicik bir dokunuşla vücuduma elektrikler yaydı. Kalbim durdu. Kanımın çekildiğini hissettim. Hiç bir şey söyleyemedim sanki dilim tutulmuştu. Aslında karşı gelmem gerekiyordu. Onu tanımıyordum bu kadar rahat hareket etmesi doğru değildi ama bunu hiç istemiyordum. Birden elimi bırakıp ayağa kalktı. Nereye gidiyordu? ''Görüşeceğiz. Beni bekle ve unutma! '' dedi ve hızla oradan ayrıldı. Olduğum yerde kaskatı kesildim. Kalkamıyordum sanki kablolarla yere bağlanmış gibiydim kıpırdamak istedim ama yapamadım. Dur bekle gitme! Seni daha yeni buldum, ne olur beni terk etme demek istedim. Ağzımı açtım ama sesim çıkmıyordu. Işığımı bir daha göremeyeceğimi düşündüm, artık o yoktu beklide bir daha da karşıma çıkmayacaktı. Gözümden bir damla yaş süzüldü. Ne kadar süre öylece kaldığımı bilmiyorum. Bir an kendime geldim bana görüşeceğiz demişti, beklememi söylemişti. Demek ki yine görüşecektik yine görecektim. Bir an dizlerime düşen ellerimi kıpırdattım. Sonrada ani bir hareketle yerimden sıçradım. Kafamı kendime gelmek için salladım ve uzandığım yerden doğruldum. Karşımdakilerin sırıtmasıyla karşılaşınca nerede olduğumu anlamıştım. Ahh bu rüyaydı. O adam benim rüyamdaydı. Allah'ım gerçek olmasını ne kadar da isterdim. Buna hiç inanmamıştım ama rüyamda bir erkek görmüştüm hem de çok güzel melek gibi bir erkek. Gözlerinin içinde kaybolacağım bir erkek. ''Asla gerçek olamayacak! Adı üstünde,rüya. '' dedi Feyza ama ses tonu çok farklıydı. ''Az önce cennetteydim. Ama sesin bana cehennemin ortasında olduğumu hatırlattı, çok sağol.'' suratımı asarak pikeyi başımın üzerine kadar çektim. Feyza bir kahkaha patlattı ama umurumda değildi şu anda gözlerimin önünde gördüğüm sadece tek bir şey vardı. Rüyamda gördüğüm gizemli melek. Asla gerçek olmayacak bir rüya… Ama rüyası bile güzeldi. Elimi tutup, kalbine koyuşunu gözlerimin önüne getirdim... Çok farklıydı. Keşke hiç uyanmasaydım. Keşke biraz daha birlikte olabilseydik. Neden hemen bitti ki? Şu cehennem hayatımda, rüya bile olsa mutluluğu bu kadar mı hak ediyorum? Allah'ım inşallah onu bir daha görebilirim. Onu bir daha görebilmenin umuduyla gözlerimi sımsıkı yumdum ve tekrar uyudum. Sabah uyandığımda hem buruk, hem de mutluydum. Onu tekrar görememenin burukluğu ama görmüş olmamanın mutluluğu. Yataktan bir sıçrayışta kalktım. Yüzümde kocaman bir sırıtma. ''ne bakıyorsunuz hep siz mi sırıtacaksınız?'' dedim. Feyza ve Mehmet in yüzlerinde öfke, nefret ve üzüntü vardı. Sanki onları üzen bir şey olmuş ve sorumlusu da benmişim gibi bakıyorlardı... Eğmen ortalarda yoktu. Rüyamda aşık olacağım adamı görmek istemem neden onu o kadar kızdırmıştı ki? Bir anlam veremiyordum. Feyza kaşlarını çatmış sanki beni bir damla suda boğmak istiyor gibiydi. ''mutlu olmamdan hoşlanmıyorsun değil mi? Ama sana bir şey söyleyeyim mi? Bugün farklı ilk defa ben mutlu kalktım ve siz mutsuzsunuz. Bu çok hoşuma gitti.''dedim yüzümde kocaman bir sırıtmayla. Neşem iki katına çıkmıştı. Yatağımı topladım. Odamı biraz düzenledim. Allah'ım rüyası böyle etki yapıyorsa gerçekten aşık olmak nasıl olurdu acaba? ''hiç umutlanma.'' dedi Feyza aynı kızgın ses tonuyla. ''Bugün, en azından bugün sinirimi bozamayacaksınız.'' Dedim. Şarkı söyleyip dans ederek mutfağa doru gittim. Annem mis gibi kahvaltı hazırlamış beni bekliyordu. Yüzünde şaşkınlık vardı. Sanırım şarkı söylediğimi duymuştu. ''Günaydın canım annem.'' dedim. Sarılıp onu öptüm. Bana şoka girmiş gibi bakıyordu. Tabii buda normaldi uzun zamandır ilk kez beni bu kadar mutlu görüyordu. ''güü..günaydın kızım. Nasılsın bu sabah.'' diye sordu. Sanırım bu değişikliğimin sebebini sormanın en kolay yolu buydu. ''çok iyiyim. Gayet iyim.'' Dedim gülümseyerek. ''off açlıktan ölüyorum. Sabahları acıkmazdım ama acayip açım.'' dedim ve hemen sofraya oturdum. Annem şaşkın gözlerle bana çay koyup karşımdaki sandalyeye oturdu... ''Evet gayet iyi görünüyorsun bunu neye borçluyuz, güzel kızım.'' Şimdi ona anlatacak mıydım? Bunu nasıl söyleyecektim ki? ''Anlat anlat! biraz daha deli muamelesi görürsün o kadar.''Dedi Mehmet. Ay her işin içindeler yaa. Ona dönüp dil çıkardım. ''Pardon anne, bu bir genç kıza yakışmaz biliyorum ama sinirlerimi bozmaya çalışıyorlar. Fakat benim sinirlerimi bu sabah asla bozamayacaklar.''dedim sırıta sırıta. ''hımm.'' diyebildi annem sadece. ''Sana sadece şu kadarını söyleyebilirim. Gece acayip güzel bir rüya gördüm. '' dedim. Annem de şaşkınlıktan çıkıp bana gülümsedi. Aslında ne gördüğümü deli gibi merak ediyordu bunu tahmin edebiliyorum ama söylemeyeceğimi anlamıştı. Bir rüyanın beni bu kadar gülümsetmesine çok memnun olmuştu… Sadece bir rüya… VAKİT AYIRIP OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER Yazarlar ; Sessiz_rüya, Nosi [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] | |
| | | june Emekli Yönetici
Paylaşım Gücü : 344 Yaş : 42 Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Salı 05 Ocak 2010, 18:33 | |
| ahhhhhhh ahhhhhhhhhh bende istiyorum o rüyadan emeğine sağlık canım süper olmuş ve en azından melis gülümsemeye başladı | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Salı 05 Ocak 2010, 20:42 | |
| Teşekkürler Ayça cım. Evet gülsün artık dimi | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Ptsi 11 Ocak 2010, 09:31 | |
| 8. BÖLÜM
Kahvaltımı çabucak yapıp evden bir an önce çıkmak istiyordum. Annem bu aceleciliğime kaşlarını çatmış bakıyor, beni süzüyordu. Bugünkü neşem onu şaşırtmış ama sevindirmişti de. Uzun zamandır beni böyle gözlerimin içi gülerken görmemişti. Bense bir an önce açık havaya çıkabilmek için lokmaları sabırsızla boğazıma diziyordum. Bir an önce okula gidip gördüğümün rüyamı, yakışıklı aşkımla geçirdiğim kısacık anı Merve ye anlatarak bir daha yaşamak istiyordum. Feyza'yla Mehmet'te suratları beş karış öylece beni izliyorlardı. Ama onlar bugün umurumda değiller. ''Yavaş ye kızım boğulacaksın!'' dedi annem küçük bir kıkırdamayla.
''Annecim..Çok...Lezzetli..''dedim ağzım dolu konuşmaya çalışarak ve yalan söyleyerek tabiî ki. Lezzetliydi ama acelemin sebebi bu değildi. Allah'ım hiç kibar bir kız gibi görünmüyordum şu an. Annem tekrar güldü. Evden çıktım ve temiz havayı ciğerlerime çektim. Okula gidene kadar benim için zaman durmuş sadece yakışıklı genci ve kısacık anımızı düşünüyordum. Hiç bir zaman olamayacak kısacık anı. Ama belki tekrar görebilirdim en azından rüyamda. Okula vardığımda Merve her zamanki gibi beni bekliyordu ona neşe içinde el salladım. Merve bu halimi görünce şaşırdı ama nedenini sormadı çünkü ona her şeyi anlatacağımdan emindi. Feyza ve Mehmet başımda dikiliyordu, bu umurumda değildi en azından konuşmuyorlardı. Ama Eğmen yoktu. Neredeydi? Dün gece yatmadan önce gitmiş bir daha görmemiştim. Bana bakışlarının ve ses tonunun nedenini anlayamamıştım. Eğmeni düşünürken istemsiz olarak Feyza ve Mehmet'e gözlerim takılı kalmıştı. Bir anda Merve'ye döndüm oda kaşlarını çatmış baktığım yöne bakıyordu ama bir değişiklik fark ettim annem ve babam gibi bakmıyordu. Boşluğa bakar gibi değil sanki onları görebiliyormuş gibi bakıyor kaşlarını çatıyordu. Bu bana oldukça garip geldi. Benim onu incelediğimi anlayınca yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Bu gülümseme nedense bana yapmacık gelmişti. Gerçekten garipti, çok garip. Yada hayal gücüm benimle yine oyun oynuyordu. Bir an bu düşüncelerden kurtulup Merve’ ye
“ Dün gece neler oldu tahmin edemezsin” dedim.
“ Neler oldu ?” “gülmek yok ama” dedim
“tamam gülmeyeceğim anlat çabuk merak ettim” dedi.
“ Bizim bu salak kızlar var ya hani dün taş toplamışlardı. Aşık olacakları kişiyi görmek için” dedim.
“ eee “ dedi meraklı bir şekilde.
“ Belki gerçektir diye bende taş topladım ve dün gece yastığımın altına koydum.” Yüzümde koca bir gülümsemeyle olanları anlatmaya devam ettim. “ Rüyamda bir ormanda kaybolmuştum korkudan ağacın altına oturdum. Yüzümü ellerimle kapatmıştım, ellerime sıcak bir şey dokundu, ellerimi yüzümden indirdi. Hayatımda o kadar tatlı, masum, sevecen, sempatik birini görmemiştim. Hele sesi ve içtenliği sana anlatamam. Bana dedi ki – beni çok beklettiniz güzel bayan- o anı hiç unutamıyorum dünden beri mutluluktan, heyecandan uçuyorum. Sanki cehennem olmuş hayatıma ışık girdi. Merve bu rüyamın gerçek olmasını o kadar çok istiyorum ki. Ama biliyorum hiçbir zaman gerçek olmayacak” dedim ve yüzümdeki o gülümsemeyi hüzün aldı. Merve nin beni dinlerken verdiği tepkiler dikkatimi çekti. Ben mutlu bir şekilde anlatırken onun yüzünde endişe vardı. Sanki bir şeylerden korkuyordu. Anlam veremedim. Oysaki benim bu mutluluğumdan mutlu olmasını beklerdim. Yoksa beni kıskandı mı? Feyza'nın dudakları yukarı kıvrıldı Merve'ye bakıp
“Ne bekliyordun ki? Tabii ki kıskandı? Senin mutlu olmanı hiçbir zaman istemedi istemeyecek” dedi. Bu söyledikleri kalbimi kırdı ama umursamadım. Zaten Merve artık onlara bakmıyordu.
“Canım arkadaşım seni bu kadar mutlu görmek beni çok mutlu etti. Sadece çok şaşırdım. Taş olayının gerçek olacağını tahmin etmiyordum. İnşallah bir gün gerçekten aşık olacağın biriyle karşılaşırsın” dedi
Ne kadar kötü düşünceli biriyim yüzündeki endişenin kıskançlık olduğunu sandım halbu ki rüyanın gerçek olmasına şaşırmıştı. Bir yandan vicdan azabı duyup bir yandan hiçbir şey olmamış gibi
“ ben onunla karşılaşmak istiyorum. Hayatım boyunca onu unutabileceğimi sanmıyorum” dedim mız mız bir şekilde.
Hadi ama derse geç kalıyoruz deyip sürüklemeye başladı. Bu anlaşılmazlığı kafamdan atıp derse girdim. Bütün dersler boyunca arada dalıp uzaklara gidiyordum. Tabiî ki rüyamdaki yakışıklı genci düşünüyordum. Kenidimi toparladığım an ise Merve'ye bakıyordum. Her zaman ki gibi bir çok kere ders içinde beni takip ederken yakaladım. Yapacağım bir yanlış bir konuşmada veya davranışta beni hemen mimikleriyle uyarırdı.
Ama bu sefer bana değil yanımda duran Feyza ve Mehmet'e bakıyordu. Yine kaşlarını çatmıştı sanki onları görüyor aralarında bir şey varmış gibiydi. Onlarda ters ters Merve’ye bakıyorlardı. İşin daha enteresan tarafı ben şeytanlara bakmıyordum Merve nerde durduklarını nasıl görüyordu. Bilincim yine beni yanıltıyor olmalıydı. Bu imkansızdı çünkü onları sadece ben görebilirdim sadece ben. Feyza delici bakışlarını bana yönelttiği anda Merve'de bana baktı ve sanki yine yakalanmış gibi yalancı bir gülümseme yerleşti yüzüne. Sonra gözlerini çabucak kaçırıp öğretmenin anlattıklarına yoğunlaşmaya çalıştı. Hayır kesinlikle bilincim benimle oyun oynuyordu.
Kafamda bir sürü soru işaretiyle nihayet günün sonu gelmişti. Merve yine beni otobüs durağına kadar bırakmıştı. Yüzünde şüpheli, endişeli bir hal vardı. Onu öptüm ve o koşarak servisine doğru gitti. Eve vardığımda dalgın dalgın kapıyı açmaya çalışırken kapı birden kendiliğinden açıldı.
''Ah anne rahatsız olmasaydın ben açıyordum.'' dedim. “Kızım beş dakikadır kapıdan tıkırtılar geliyor. Sen olsaydın hemen gelirdin diye düşündüm. Hırsız falan sandım. Bir sorun mu var?'' diye sordu.
''Hayır hiç bir sorun yok.'' dedim ayakkabılarımı çıkarırken. Kafamı kaldırdığımda gördüğüm manzara karşısında kahkahalarıma engel olamadım. Emre kepçeyi bir silah gibi tutmuş salon kapısının önünde öylece bekliyordu.
''senin geldiğini anladım ama o yinede elinden bırakmadı. Hırsız sandığı için kafalarını yaracakmış.'' dedi annem kıkırdamayla.
Kahkahalarımın arasından kekeleyerek ''Kepçeyle mi?'' diye sordum Emre’ye
''Evet. Ne var olamaz mı? Aceleyle bunu bulabildim. Senin kapının dışında beş dakikadır kapıyı açamadığını nereden bileyim hem beceriksizsin hem bonus kafasın.'' dedi yarı kızgın yarı gülümser.
''Gel buraya bonus nasıl olurmuş sana göstereyim.'' deyip atladım üstüne sanırım beş dakika boyunca gıdıklamıştım.
''Hadi artık ellerinizi yıkayıp masaya gelin.''dedi annem. Biz masaya giderken babamda gelmişti. Hep beraber yemek yedik yine günümüzü anlattık. Her zaman ki gibi en çok konuşan Emre'ydi. Feyza bana sanki boğazlayacakmış gibi bakıyordu bir an korkuyla ürperdim. Annem ve babamın bakışları hemen beni yakaladı ama bir şey söylemediler. Neden bu kadar korkmuştum ki? Onları bu kadar kızdıracak ne yapmıştım?
''Ben yemeğimi bitirdim. Kalkabilir miyim?'' dedim.
''tabii ki kızım afiyet olsun.'' dedi babam.
Hemen odama çekildim. Dün ödev yapmadığım için biriken ödevlerle birlikte hepsini bitirdim. Onlara bakmak istemiyordum. Eğmen yine yoktu. Onun yokluğunu fark ediyordum, sanırım özlemiştim. Feyza'nın bakışları beni çok korkuttu. Bakmaktan gerçekten korkuyordum. Onları görmezden gelmeye çalışarak yatağıma uzandım.Yine çakıl taşlarını yastığımın altına koydum büyük bir umutla belki onu tekrar görebilirdim.
''Melis, Melis, Melis.'' Mehmet'in sesi sanki korku filmlerinden çıkmış gibiydi. Yine ürpererek titredim. Bunu anlayınca karanlık bir kahkaha attı. Hemen yataktan inip Cd çalarımı alıp ellerim titreyerek kulağıma götürdüm ve müziği son ses açtım. Gözlerimi yumdum ve uykuya dalmayı bekledim. Bir anda acı içinde uyandım. Kulaklıklarımı çıkardım, müzik kulaklarımı deliyordu. Yatağımda bir ıslaklık hissettim bir an kolumu hareket ettiremedim, sızlıyordu.
Vücudum bir çok yeri sızlıyordu. Islaklığın ne olduğunu öğrenmek için ışığı açtım, yatağa baktım. Olanları görünce kana bulanmış gözlerim yuvalarından fırlamışçasına şok ve korku içinde öylece dondum kaldım. Ayaklarımın titrediğini hissettim. Sanki bütün kanım çekilmişti. Ayakta durmakta zorluk çekiyordum. Yatağım kanlar içindeydi. Hiçbir şey yapamadım kıpırdayamadım. Vücudum yanıyordu. Kafamı vücuduma çevirdim. Ah Allah'ım bu da ne? Bu kanlar benden geliyordu. Vücudumun bir çok yeri kesikler içindeydi. Kolum çok fazla kanıyordu. Dehşete düşmüş bir halde acı içinde bir çığlık attım...
VAKİT AYIRIP HİKAMEYİZİ OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER
Yazarlar ; Sessiz_rüya, Nosi | |
| | | Twilight110 Emekli Yönetici
Paylaşım Gücü : 627 Tür : Vampir Yaş : 28 Nerden : Angora ! Kayıt tarihi : 18/12/09 Lakap : Corcılın veya Kardo veya Kardi :)
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Ptsi 11 Ocak 2010, 16:27 | |
| | |
| | | Forever.EDWARD Site Kurucusu ve Yönetici
Paylaşım Gücü : 2234 Tür : Vampir Yaş : 44 Nerden : Venüs- Aşk Gezegeni Kayıt tarihi : 17/12/09 Lakap : Team EDWARD ( Edward Hastası)
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Ptsi 11 Ocak 2010, 18:59 | |
| ah eğmenim ah birde yüzü gülse nahidem burada yayınladığınız için teşekkürler | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Çarş. 13 Ocak 2010, 10:15 | |
| Ay yaşasın bir okuyucu daha Twilight110 teşekkürler Ne demek Banu cum. Senin siten olurda biz hikayemizi yayınlamazmıyız | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Çarş. 13 Ocak 2010, 10:19 | |
| 9.BÖLÜM AŞKIN BÜYÜSÜÇığlıklarımı duyan annem ve babamın hararetli seslerini duyabiliyordum. Feyza kahkahalarla gülüyordu. Acı içinde sızlanırken ona bağırdım. ''Bunu sen yaptın lanet olası yaratık.'' ''hayır sen yaptın.'' diye karşılık verdi. Gözlerini öfke kaplamıştı. Ben yapmamıştım bunu ben yapmamıştım. O sırada annemle babam içeri girdiler. Annem şok içinde bir çığlık attı. ''Hanım çabuk hastaneye.'' diyebildi babam sadece. Beni kollarına aldığı gibi koşarak evin kapısına doğru yöneldi. Annem çantasını almak için gitmiş babam anneme söyleniyordu. Bense gözyaşlarımı durduramıyordum. Canım yanıyordu. ''kızım ne yaptın sen?'' dedi babam. Sesindeki acı ve suçlama beni yaralamıştı. ''Ben yapmadım baba ben yapmadım onlar yaptılar bana inanmalısın.''dedim gücümün yettiğince bağırarak. O sırada annemde geldi ve hemen çıktık. Babam beni eski model arabamıza yerleştirdi. Annem elindeki havluyla kanlarımı temizlemeye çalışıyor,bir yandan bağırıyordu. ''Aman Allah’ım, Aman Allah'ım.'' Hastaneye gittik doktor bir iğne yaptı ve yaralarımı sardılar. Daha sonra babam özel doktorumu aradı bu saatte rahatsız ettiği için özürlerini dileyerek müsait olup olmadığını sordu. Doktorum çok iyi bir adamdı hemen kabul etti benimle çok fazla ilgiliydi. Bana sorular sormaya başladı, ama önce annemle babamı dışarı çıkardı. Annem Emre’yi yalnız bıraktığımız için onu merak ediyordu. Babam, anneme bir taksi tutup yollamayı önerdi. Annemde kabul etti. Gelip beni alnımdan öpüp sonrada aceleyle çıktılar. 15 dk sonra doktorum Ahmet bey geldi. Hemen odasına geçtik ''Evet. Melis'cim neler oldu? Anlatırmısın?'' dedi. Ona zaten yaşadığım her şeyi anlatıyordum. Son zamanda olanların hepsini anlattım. ''Anladım canım. Şimdi babanı çağırabilirimsin bizim biraz yalnız konuşmamız lazım.'' dedi. Bu duruma oldukça kızdım neden yalnız konuşmak istiyordu ki? ona ne diyecekti?Sinirle kalkıp kapıya gittim. Babam dışarıda ayağını yere vurarak bekliyordu. Ona doktorun onu çağırdığını söyledim. Derin bir nefes alıp içeri girdi. Ayağımı yere vurma sırası bendeydi. Uzun bir süre içeride kaldılar. Kollarımdaki ve vücudumdaki yaraları artık hissetmiyordum. Her yerim bandajlarla dolmuştu. Babam hala çıkmamıştı koridorda volta atmaya başladım. En sonunda yüzünde çok çok üzgün bir ifadeyle çıktı. Eve gidene kadar hiç bir şey sormadım. Onunda söylemeye niyeti yoktu. Hiç konuşmadık öylece ikimizde düşünceler içerisinde eve gittik. Eve girdiğimizde annem de volta atıyordu. Bizi görünce hemen yüz ifadesini değiştirip sanki önemsiz bir şeymiş gibi davranmaya çalıştı. Hiçbir şey söylemeden hemen odama çıktım ama benden sonra konuşacaklarını biliyordum. Seslerini dinlemeye başladım. ''çok ayıp. Hiç sana yakışıyor mu?'' dedi Mehmet alayla. Bütün bunlara onlar sebep oluyorlardı bir de benimle dalga geçiyorlardı. ''Kes sesini pis şeytan. Bir gün sizden bunların hesabını soracağım. Siz benim hayallerimde değilsiniz. Artık bunu anlıyorum. Bunu çözeceğim.'' diye patladım. İkiside şok içinde bana baktılar. Bu artık daha farklıydı. Bunu kendime ben yapmamıştım. Annemle babam odalarına çekildiler. Kapıyı yavaşça açtım. Hemen odalarının kapısına gittim. ''ne söyledi doktor.'' dedi annem endişeyle. Uzun bir sessizlikten sonra, ''Doktor daha kötüye gittiğini söylüyor. Artık daha çok dikkat etmemiz gerekirmiş. 1 hafta evde istirahat etmesi lazım mış. Fazla yalnız kalmaması lazımmış. Kendisine daha kötü şeylerde yapabilirmiş. Bizlerinde, kendimize dikkat etmemizi söyledi.'' dedi hüsranla. Bunu benim kendime yaptığımı düşünüyorlar. Ellerimde ağzımı ve burnumu kapadım. Sessiz ama hızlı hareket ederek odama koştum. Sabaha kadar ağladım. Bunu ben yapmamıştım. İkisi de başıma eğilmiş benim yaptığımı tekrar tekrar söylüyorlardı. Onlara saldırmaya çalıştım ama onlar kahkahalar atıyorlardı. Allah'ım bana yardım et. Korkuyordum artık. Bunlardan korkuyordum. Sabah annem beni okula göndermedi. Gitmek istedim ama dinlenmem gerektiğini söyleyerek karşı çıktı. Sinirle odamın kapısını kapayıp Merve’yi aradım olanları anlattım. Şok içinde bir kaç dakika konuşamadı. ''Ben sana bugün okul çıkışı uğrarım. Lütfen canını sıkma ben sana inanıyorum.'' dedi ve Telefonu kapadık en azından bana inanan biri vardı... Akşama doğru evin kapası çalındı Merve olduğunu anlayıp hemen kapıya tökezleyerek koşup açtım. Okul çıkışı bize geldi. Onu gördüğüme çok ama çok sevindim. Hemen boynuna sarılıp ağlamaya başladım. “Melis’cim lütfen yapma. Her şey yoluna girecek lütfen üzülme” dedi “ Bana kimse inanmıyor benim yaptığımı düşünüyorlar. Bak okula bile göndermiyorlar. Ne suç işledim de bunlar başıma geldi?” Melis de durumuma çok üzüldü. Her halinden belliydi “Elimden gelini yapacağım. Seni onlardan kurtaracağım” dedi Merve. Nasıl yani beni onlardan nasıl kurtaracaktı. Onların gerçek olduğundan nasıl bu kadar emindi? “ Nasıl ? Hem sen nasıl bu kadar onların varlığından eminsin? Yani kimse bana inanmazken sen neden bana bu kadar inanıyorsun?” Birden söylediğinin yanlış olduğuna anlayıp hemen kekelemeye başladı “Şey yani ben sana güveniyorum. Bana ailene yalan söylemeyeceğini biliyorum” dedi. Ben ona şüpheli bir şekilde bakmaya devam ederken “Benim hemen gitmem lazım. Annemlere buraya geleceğimi söylememiştim merak ederler. Kusura bakma olur mu? “ dedi ve hemen ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldi. “Peki canım” dedim üzgün bir şekilde. Bu konunun burada kapanmadığını anlaması için bir bakış attım. Güldü ve “görüşürüz” deyip gitti. Yine şeytanlarla beraber baş başa kalmıştım. Merve buradayken şeytanlar hep huzursuzdular. Bana bakmaları gerekirken hep Merve’ye bakıyorlardı. Merve den ne istiyorlar? Bu çok tuhaf ve ben bunu bir gün öğreneceğim. Aradan bir hafta geçti. Doktorum bir hafta istirahat etmemi söyledi bu yüzden bir haftadır okula gitmiyor hatta evden dışarı çıkmıyorum. Şeytanlar her zaman ki gibi beni rahat bırakmıyordu. Eğmen’i bu 1 hafta içinde 2 kez gördüm. Bana uzaktan üzgün bir şekilde ama gözlerinde umut dolu bakıp gidiyordu. Benimle hiç konuşmadı. Merve her gün arayıp bana nasıl olduğumu, şeytanların neler söyleyip neler yaptıklarını soruyor onlarla ilgili bilgi alıyordu. Bu kız ne yapmaya çalışıyordu bir türlü anlamadım. Evde çok bunaldım. Artık duvarlar üstüme üstüme geliyor. Ben bu düşüncelerde boğulurken annem “ne oldu kızım ne düşünüyorsun” dedi. “ Anne artık dayanamıyorum 1 haftadır okula gitmiyorum hatta evden dışarı çıkmıyorum, dayanamıyorum bunaldım” deyip ağlamaya başladım. Canım annem bu durumuma dayanamadı “kızım istersen dışarı çık bir hava al” dedi. “ çok çok teşekkür ederim annecim bu çok iyi olur” dedim boynuna sarılıp yanağına koca bir öpücük kondurarak. Temiz hava almak için hemen dışarı çıktım. Şeytanlarda her zaman ki gibi peşime takılıp yine canımı sıkmak için ellerinden geleni yapıyorlardı onları bugün dinlemek istemiyordum. Ormana doğru koşmaya başladım. Feyza “ boşuna koşma nereye gitsen senin yanında olacağız” dedi. “Asıl siz boşuna konuşmayın bugün canımı sıkamayacaksınız. Sizi dinlemeyeceğim” dedim. Onları dinlemek istemiyordum. Ormana yaklaştığımda şeytanları duymamak için kulaklarımı ellerimle kapatıp şarkı söylemeye başladım. Bir yandan şarkı söylüyor bir yandan özgürlüğümün tadını çıkartıyordum. Kendime geldiğimde birden ağaçların bittiğini fark ettim. Karşımda ucu bucağı gözükmeyen yemyeşil bir alan, o yeşilliğin üstünde sarı papatyalar, beyaz papatyalar, kırmızı laler, mor çiçekler var. İnsanı büyüleyen doğa harikası tam karşımda duruyor. Çimenlerin üstünde koşmaya başladım. Aklıma o densiz yaratıklar geldikçe daha hızlı koşmaya başladım. Aklımdan bir an olsun çıkmalarını istiyordum. Olabildiğince hızlı koşmaya başladım. Ellerimi iki yana açıp, bir kuş olup o masmavi gökyüzüne doğru uçmak, dünyaya gökyüzünden bakmak istiyordum. O masmavi gökyüzünden dünya ya bakmak bana huzur vereceğini düşünüyordum. Ellerimi iki yana açtım, başımı gökyüzüne kaldırarak kendi etrafımda dönmeye başladım. Gökyüzü mutluluğumu, yeryüzü umutsuzluğumu sanki bana anlatırcasına tane tane incilerini yüzüme yağdırmaya başladı. Gözlerimdeki yaşları durduramıyordum. Yüzüm ıslandıkça içim huzur doluyor, gözlerimdeki yaşlar aktıkça umutsuzluğum aklıma geliyor. Üzerine bastığım yemyeşil çimenler sanki ayak bileklerimden tutup bana dünyanın gerçek yüzünü yansıtıyordu. Yaşadığım hayatın gerçek olduğu ve birazdan yine yanıma gelip saçma sapan bir şeyler söyleyip, beni iyice karanlıklara doğru sürüklemek isteyeceklerdi. Fakat ben bu karanlık yerlere asla gitmeyecektim. Yağmur şiddetini arttırmıştı. Yüzüme vuran yağmur taneleri sanki bütün her şeyi yıkıyor, üzerimden söküp atıyordu. Ağlamak işe yaramıştı. Yeniden doğmuş gibiydim. İçim huzur dolmuştu. Rüzgar şiddetini arttırmıştı. Birden başım döndü, gözlerim karardı, çimenlerin üstüne düştüm. Yaşadığım bu duygu yoğunluğunu sanırım bünyem kaldıramamıştı. Saçlarımda bir sıcaklık hissettim. Bu sıcaklık tanıdıktı evet bu sıcaklık benim prensimin, ışığımın, aşkımın sıcaklığıydı. Gözlerimi açıp bu güzel rüyadan uyanmak istemiyordum. Ne kadar uzun süre beklemiştim bu sıcaklığı tekrar hissetmek, onu tekrar görebilmek için. “ iyi misin?” diye bir ses. Allah’ım bu ses beni benden alan, iliklerime kadar titreten, haftalardır beklediğim bir ömürde bekleyebileceğim aşkımın sesi. Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Gülen aynı zamanda endişe dolu yüzü, acı ama aşk dolu bakışlarıyla bana bakıyordu. Yüzü ay gibi parlıyordu. Bu gerçek olamaz. Kesin rüyada olmalıyım. Uyanmamak için kısık bir sesle, “Tanrım bu rüya hiç bitmesin. Uyanmak istemiyorum” dedim. Karşımdaki ışığım o göz alıcı gülümsemesini yüzüne kondurup “ Güzel rüyandan uyandırdığım için üzgünüm” dedi ve yüzündeki gülümseme bir anda kayboldu ve yerine endişe aldı. “Kötü görünüyordun şimdi nasılsın?” dedi. “Yani şimdi ben uyandım mı? Rüyada yada cennette değimliyim?” diye sordum. O gökyüzü gibi tertemiz yüzüne güneş gibi gülümsemesini yerleştirip gözlerimi kamaştırdı. “Uyandın ve benim kollarımdasın. Bu sana cennette mi yoksa cehennemde mi hissettirir bilmiyorum” dedi. O bakışları yüzündeki gülümseme hele içten konuşması o ses tonu beni öyle büyüledi ki birden “ Cennette” diye bildim. Ne dediğimin farkına varırcasına başımı öne eğdim. Yüzüm alev gibi yanmaya başladı. Kesin kıpkırmızı olmuşumdur. Sıcacık elleriyle çenemi tutup başımı kaldırdı. Gözlerimiz buluştu. Aramızda 3-4 cm mesafe vardı. Nefeslerimiz birbirine değiyordu. Kalbim öyle hızlı atmaya başladı ki eminim o da duymuştur. Bu düşünce beni daha çok utandırdı ve daha da kızardım. Diğer eliyle yanağımı okşamaya başladı. Yanağımı onun sıcacık eline doğru indirdim. Bana biraz daha yaklaştı tam öpecekti ki durdu. Prensim durmasaydı eminim benim kalbim duracaktı. Dakikalarca birbirimize baktık ve ben birden “ Adın ne?” diye sordum. Bir süre bekledikten sonra. “ Rüzgar “ dedi ve ekledi “ Peki senin adın ne prenses?”Allah'ım bilincim benimle yine oyun mu oynuyordu? Hayır bu rüya değildi ve ben hayal görmüyordum. Bu melek yüz tamamen gerçekti. Sıcacık bakışlar içimi eritirken bu nasıl hayal olabilirdi ki? Yanaklarımın al al olduğunu hissedebiliyordum. Utanarak “Melis “ dedim. Birden ayağa kalkarak tam bir centilmen gibi yarı eğik bir vaziyette bir elini beline koydu bir elini bana uzatarak “memnun oldum Melis hanım “ dedi. Bende elini tuttum. Beni kendine doğru çekerek ayağa kaldırdı, sonrada elimi öptü. O zümrüt ü andıran yeşil gözleriyle, gözlerime öyle bir bakıyordu ki sanki aklımdan geçenleri okumaya çalışıyordu. Gözlerimin içinde kaybolmak istiyordu. Öylece bir ömür boyu kalabilirdik… Bir his vardı derinlerden gelen içimde, bir kıvılcım, ama cehennemimde beni yakan bir kıvılcım değildi bu, elimden tutan bir ışık gibiydi. Bu ışıltılı gözlerin içinde kalbime dokunan bir parıltının ışığı... Yaşamaya yeniden yol gösteren Samanyolu gibiydi…… YORUM YAZAN VE YAZAMAYAN HERKESE VAKİT AYIRIP OKUDUKLARI İÇİN TEŞEKKÜRLERİMİZİ İLETİYORUZ Yazarlar ; Sessiz_rüya, Nosi[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]RÜZGAR [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] | |
| | | notizia Twilight | Yeni üye
Paylaşım Gücü : 93 Tür : Kurt Kız Yaş : 29 Nerden : Can you see my heart? You are in the it, Jake!!! (Jake'm) Kayıt tarihi : 20/12/09 Lakap : Çatlak derler bana bilmem ama. :D
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Çarş. 13 Ocak 2010, 13:46 | |
| Dün gece gördüm burada da yayınladığınızı hikayenizi... Yorum yapacaktım ama yazacaklarımı biliyorsunuz... Aynı şeyler diye yazmadım... Kıssadan hisse: !!!!!!HER ZAMANKİ GİBİ HARİKA!!!!! + rep veriyorum. | |
| | | notizia Twilight | Yeni üye
Paylaşım Gücü : 93 Tür : Kurt Kız Yaş : 29 Nerden : Can you see my heart? You are in the it, Jake!!! (Jake'm) Kayıt tarihi : 20/12/09 Lakap : Çatlak derler bana bilmem ama. :D
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Çarş. 13 Ocak 2010, 13:47 | |
| | |
| | | Twilight110 Emekli Yönetici
Paylaşım Gücü : 627 Tür : Vampir Yaş : 28 Nerden : Angora ! Kayıt tarihi : 18/12/09 Lakap : Corcılın veya Kardo veya Kardi :)
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Çarş. 13 Ocak 2010, 14:01 | |
| | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Çarş. 13 Ocak 2010, 15:26 | |
| Büşbüş üm canım benim senin yorumların beni bitiriyor. Çok sağol
Twilight110 çok teşekkürler. Çok mutlu oldum | |
| | | notizia Twilight | Yeni üye
Paylaşım Gücü : 93 Tür : Kurt Kız Yaş : 29 Nerden : Can you see my heart? You are in the it, Jake!!! (Jake'm) Kayıt tarihi : 20/12/09 Lakap : Çatlak derler bana bilmem ama. :D
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Çarş. 13 Ocak 2010, 17:04 | |
| Yorumlarım seni bitiriyor ama sizin hikayenin o enfes tadı hiç bitmiyor Nahide abla... | |
| | | nosi New Moon | Aktif Hayran
Paylaşım Gücü : 100 Nerden : istanbul Kayıt tarihi : 18/12/09
Kişi sayfası Yönetimden Alınan Uyarı: (0/0)
| Konu: Geri: Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! Perş. 14 Ocak 2010, 10:12 | |
| Teşekkürler canım benim | |
| | | | Cehennemdeki Işık... Çok uzun aradan sonra YENİ BÖLÜMLER VE FİNAL! | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|