Twilightfan_ TR
Aileye Hoşgeldiniz
Twilight Efsanesiyle ilgili herşey burada

Robert’in Portekiz Focus Dergisi ile Yaptığı Röportaj 212
Giriş yapın yada Üye olun
Böylece resimleri, Videoları ve linkleri görebilirsiniz.
Twilightfan_ TR
Aileye Hoşgeldiniz
Twilight Efsanesiyle ilgili herşey burada

Robert’in Portekiz Focus Dergisi ile Yaptığı Röportaj 212
Giriş yapın yada Üye olun
Böylece resimleri, Videoları ve linkleri görebilirsiniz.
Twilightfan_ TR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Twilightfan_ TR

Alacakaranlık Efsanesi İle İlgili Herşey. Filmler, kitaplar, oyuncular hakkında en güncel konular ve çok daha fazlası...
 
AnasayfaHoşgeldinizAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Robert’in Portekiz Focus Dergisi ile Yaptığı Röportaj

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
darkangel
Süper Moderatör
Süper Moderatör
darkangel


Paylaşım Gücü : 408
Tür : Vampir
Yaş : 36
Nerden : izmir
Kayıt tarihi : 20/12/09

Kişi sayfası
Yönetimden Alınan Uyarı:
Robert’in Portekiz Focus Dergisi ile Yaptığı Röportaj Left_bar_bleue0/0Robert’in Portekiz Focus Dergisi ile Yaptığı Röportaj Empty_bar_bleue  (0/0)

Robert’in Portekiz Focus Dergisi ile Yaptığı Röportaj Empty
MesajKonu: Robert’in Portekiz Focus Dergisi ile Yaptığı Röportaj   Robert’in Portekiz Focus Dergisi ile Yaptığı Röportaj EmptyÇarş. 05 Mayıs 2010, 19:50

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Utangaç bir kalp çarpıntısının açıklamaları: “Alacakaranlık”-Yıldızı Robert Pattinson ile şöhret ve etrafındaki çılgınlık ve yeni filmi “Beni Hatırla” üzerine…

Focus: Daha önce “Alacakaranlık” filmini izlemek istememiştin, bu durum halen geçerli mi?
Robert: Hayır, ailem Noel’de filmi bana izletti. Benim birkaç filmimi izledik. O zamana kadar filmlerimi izlemekten kaçmayı başarmıştım.

F: Ama neden?
R: Çünkü film çekildikten sonra herhangi bir şeyi değiştiremem. Performansımı geliştiremem ve herhangi bir şeyi geri alamam. Bu yüzden bir faydası yok, karşıt gibi. Kendini çok fazla eleştirme tehlikesi ile karşı karşıyasın. Veya oyunculuğunda çok fazla beğendiğin bir nokta buluyorsun ve bunu otomatik olarak bir sonraki filminde tekrarlamaya çalışıyorsun. Bu gerçekten yaratıcılığa zarar veren bir durum. Ben daha çok monitörde farklı çekimleri izlemeyi tercih ediyorum, bunun çok daha ilgi çekici olduğunu düşünüyorum.

F: Bir keresinde ekranda göründüğünde kendini bir dolandırıcı gibi hissettiğini söylemiştin…
R: Aslında artık o kadar vahim durumda değilim…

F: Ama ayaklarının altında yatan binlerce kız var. Bu seni ikna etmiyor mu?
R: Hiç kendimden emin olmadım. Belki de bu benim en kötü özelliğim. Ama belki de en iyi özelliğim. Bir şekilde birileri benim hakkımda iyi birşeyler söylediğinde onlara inanmıyorum. Kafamın içindeki ses her zaman daha yüksek. Bu oldukça rahatsız edici olabiliyor.

F: “Alacakaranlık” çılgınlığının başlangıcında, aslında şöhretin yüzünden pek de rahatmış gibi görünmüyordun…
R: Herşey çok hızlı gelişti. 2008 tamamen delilikti. Yılın başında, pek çok şey ters gitti. Vergi borcumla ilgili bir yazı aldım ve gerçekten oyunculukla ilgili herşeyi bırakmak istedim. Sonra “Alacakaranlık” geldi ve şöyle düşündüm: “Tamam, sadece bu küçük filmi yapacağım.” Ve sonra herşey bir anda değişti. O günü çok net hatırlıyorum. Premierden üç ay önceydi, bir dergi kapağında benim fotoğrafımı yayınladı ve ben birden ünlü oldum. Sabahleyin kimse bana ikinci kez bakmadan sokakta yürüyebiliyordum. Öğleden sonra herkes bana bakıyordu. Tüm bu olanların hızı inanılmazdı. Bunlara rağmen o yıla on üzerinden on veririm. Beni yeni bir fantastik varış noktasına götürecek bir trende gidiyormuş gibiydim…

F: …sonuçta gerçek yaşamda o kadar da fantastik bir yer olmadığı mı ortaya çıktı?
R: Geçtiğimiz yıl çok daha zordu. Halen şöhretin olumsuz taraflarını kabul etmeyi öğrenmeye ve paparazzi ve benzeri gibi yeni gerçeklere alışmaya çalışıyorum. Tüm bu çılgınlıktan gerçekten keyif aldığım, herşeyin yeni başladığı zamanlarda olduğu gibi olmasını diliyorum.

F: “Beni Hatırla”da oldukça hızlı bir şekilde büyümek zorunda kalan genç bir adamı canlandırdın. Burada senin kendi yaşantın ile herhangi bir benzerlik var mı?
R: Açıkçası, ben tam tersini düşünüyorum. Şu an iki yıl önceki halimden daha gençmişim gibi geliyor. Bu bir gerileme gibi. Belki de bu durum söz konusu zaman zarfında aynı şeyleri yapmış ve röportajlarda aynı şeyleri söylemiş olmam gerçeğine dayanıyor. Bu benim kişisel gelişimimi engelledi. ”Yeni Ay” filminin çekimleri sırasında rsmen üç ay boyunca otelimizde mahsur kaldık. Bu deneyimlerin insanın kişiliğinin üzerinde etkisi var.

F: Örneğin?
R: Şu an Declan Donnellan’ın yönetmenliğini yaptığı “Bel Ami”yi çekiyoruz. O genelde tiyatro oyunları yönetiyor ve bu yüzden benden tüm metinleri, tıpkı bir tiyatro oyuncusu gibi ezbere bilmemi bekliyor. Hiç şansı yok! Hafızamın ne kadar yavaş ve tozlanmış olduğunu farkettim. “Alacakaranlık” için her zaman etrafımızda herşeyle ilgilenecek insanlar var ve sana suflörlük yapabiliyorlar. Sette çok fazla okurum, ama kitabı kapattığım anda, en son cümleyi bile hatırlayamıyorum.

F: Bu “Alacakaranlık”-üçlemesi arasında pek çok başka film yapmanın bir nedeni mi? Kendine birşeyler kanıtlamaya mı çalışıyorsun?
R: Hmm, evet, belki. Bu benim için pek çok oyuncunun tam tersi bir durum. Onlar kendilerine bir başrol teklif edilene kadar 20 yıl boyunca pek çok yardımcı rolde oynuyorlar. Bunu hak ediyorlar, ve bu yüzden izleyici onları kolaylıkla kabul ediyor. Ben de bir yardımcı rolde oynamak isterdim, belki de hiç konuşması olmayan bir kapıcı rolü. Ama hiç kimse benim bunu yapmama izin vermiyor!

F: Yani bu yüzden mi “Beni Hatırla” gibi küçük filmlere bel bağlıyorsun?
R: Kesinlikle. Ve ayrıca tüm gelişme süreci tamamen farklı olduğu için. “Beni Hatırla”ya en başından itibaren dahil oldum, yani filmin tonu ve atmosferi kararlaştırıldığı zamanlarda vardım. Sadece karar verici küçük bir ekip vardı ve benimde rolümü ve karakterimi geliştirmek için yardımcı olmama imkan verildi. Bu gerçekten inanılmazdı.

F: Yani bu “Alacakaranlık”tan farklıydı?
R: Elbette, onun gibi büyük bir projede sete gidersin, ezberden metnini okursun ve hepsi budur. Çok sık senaryo okuyorum ve çok net bir şekilde – evet, işte elimizde saçma bir klişe var diyebiliyorum. Veya genç bir asinin hikayesi var diyorum. ”Beni Hatırla”daki karakterim Tyler bana benziyor, bu basma kalıp kişiliklerden çok daha gerçek. O boyanması gereken boş bir tuval gibi.

F: Yani sen kendini boş bir tuval gibi mi hissediyorsun?
R: Evet – bunu biraz önce gerçekten söyledim, değil mi? Bu dış görünüşün arkasında birşey yok, kesinlikle birşey yok.

F: Pek çok oyuncu sahnede kendilerinden çok fazla şey verdiğini, öyle ki eve döndüklerinde artık kim oldukları hakkında bir fikirleri olmadığını söylüyor.
R: Cidden, bu duyguyu anlayabiliyorum. Bugün yaptığım tüm röportajlardan gerçekten korkuyordum. Film çekimleri sırasında Tyler’i çelişkiler ile dolu ve pek çok iç çatısması olan bir karakter olarak nasıl göstermek istediğimi tam olarak biliyordum. Ama şu anda o sırada hissettiklerimle ilgili çok az şey hatırlayabiliyorum. Yalnız sizi temin ederim ki, hissettiğim duygular gerçekten güçlüydü!

F: Ailen tüm bu şöhret ile nasıl başa çıkıyor?
R: Hepimizin buna alışması gerekiyor. Özellikle ablalarım beni çok destekliyorlar. Londra’ya döndüğümden beri sürekli benim için alışveriş yapmak istiyorlar. Geçenlerde üşütmüştüm ve etrafımda pervane olup, bana çorba getirdiler. Onlar paparazziler tarafından saldırıya uğramadan kapı dışarı çıkabileceğime bile inanmıyorlar.

F: Bu doğru değil mi?
R: Aslında evet. “Beni Hatırla” çekimleri oldukça zordu. Biz New York’un ortasında film çekiyorduk ve sokakları kapatmamışlardı. Hergün sette en az 40 fotoğrafçı oluyordu. Dışarıda yapılan çekimlerin hepsinin üstüne seslendirme yapmak zorunda kaldık, çünkü sürekli fotoğraf makinelerinin sesi duyuluyordu. Tam bir kaostu. Hatta paparazzilerden biri yönetmen yardımcısının yüzüne vurdu.

F: Bazı fotoğraflarda gerçekten sinirli göründüğüne şaşmamak lazım…
R: Filmde rol arkadaşım Emilie de Ravin ile merdivenlerde oturup konuştuğum çok ciddi bir sahne vardı. Ben üzgün görünmeye çalışırken, 30 tane adam bana bağırıyordu: “Hey Rob, Rob, buraya bak! Buraya dön, Rob!” Yönetmen benim berbat olan her sahnede daha da sinirlendiğimi farketti. Bana bu fotoğrafçılardan birinin suratına bir yumruk attığımı – ve ıskaladığımı hayal etmemi tavsiye etti. Bunun çok faydası oldu. Birden gerçekten üzüldüm!


kaynak:robertpattinson-tr
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Robert’in Portekiz Focus Dergisi ile Yaptığı Röportaj
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Robert Pattinson Slovenya Dergisi Röportaj
» robert :finlandiya MeNaiset dergisi ropörtaj çevirisi
» Robert pattinson alman grazia dergisi ropörtaj çevirisi
» Japonya Elle Dergisi Robert Pattinson'la röportaj yapmış..
» Robert'la Bild Dergisi Röportajı..

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Twilightfan_ TR :: OYUNCULAR :: Robert Pattinson -- Edward Cullen-
Buraya geçin: